Theoden

08 Temmuz 2019
Çeviri: 69
Düzenleme: AntiYasuo
950 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Bir Azrağı Durdurmak

Attila’ nın cümleleri Yavuz’ un onurunu kırsa da haklı görünüyordu. Olduğu yerden sürünerek dizlerinin üzerine doğrulmayı başardı. Gözleri dolmuş görünüyordu. Diz çölmüş haldeyken Attila ve Turgan ikilisine dönüp ağlamamaya çalışarak konuştu.

                “ Tamam yenilgiyi kabullenip sorumluluğu üstleneceğim, bu savaş tamamıyla benim hatam. En başından beri savaşa girmemeliydim ama Dragutun önerisini dinlemedim. Kötü kararlarım ve güçsüzlüğüm yüzünden savaş kaybedildi. Turgan seni üzdüğüm için özür dilerim lütfen beni affet. Şimdi Attila sana yalvarıyorum tüm dediklerini yaptım. Lütfen Nyu’nun savaşını durdur. Kaybetmediğinin farkındayım ancak bir azrak için bu kadar uzun süre bu formda yakın dövüşe girmek… Ne olur durdur onları. “

Yavuzun dokunaklı konuşması Turganı duygulandırmıştı. Yerinden sıçradı önce yerde duran kıyımı aldı, ardından da Yavuzun yanına gitti. Ellerinden tuttu ve ayağa kalkmasına yardım etti.

                “ Üzülme Mirliva amca. Sen elinden geleni yapmışsındır. Öyle bir adamsın. Ayrıca ustamla tanışmama vesile olduğundan da sana şükran borcum var bu yüzden önce arkadaşını kurtarıp sonra da ustamın dediği gibi şu adamla dövüşeceğim. “

Turgan olduğu yerden bir kez daha sıçradı. Yavuz’ u omuzlamış olmasına rağmen iki hamlede Surların tepesine çıkmayı başardı. Surlar tamamıyla yıkılmış görünüyordu ve etraf ateşler içindyedi. Mesafeden dolayı daha önce fark etmediğinden yaklaşınca gözleri parladı, ağzının suları akarak Nyu’ yu işaret edip bağırdı.

                “ O koca memeli abla mı ? Bu haldeyken çok güzel görünüyor. Heyy koca memeli abla artık dövüşmene gerek yok. Ben geldiğimden yardım edeceğim. “

Nyuyu sadece durduğunda görmek mümkündü ve çok nadiren duruyordu. İkilinin arasındaki savaş öylesine şiddetliydi ki, Turgan konuştuktan sonra hızlarını bile kesmediler. Turgan bunu söyledikten hemen sonra Nyunun adeta ışık hızında hemen önünden geçen silüetini gördü. Hemen ardından da burnunun üzerinden bir su damlası aktığını fark etti. Parmağını damlayı silmek için uzattı ve sildi. Terlediğinin farkında değildi. Parmağının ucunda kırmızı bir sıvı görünüyordu.

                “ Vuu demek güçlendiğimden artık kırmızı terliyorum ben cidden süperim hınh hınh. “

Nyu bir kez daha yanından geçmek üzereydi ki. Attila Turganı bir omuz darbesiyle yere yıktı.

                “ Aptal mısın evlat. Bir azrak dövüşe başladığında ona yaklaşmamalısın. Ayrıca alnın kanıyor demin yanından geçerken saçı ya da tırnağı sana temas etmiş olmalı. Temas eden şey bıçaklarından birisi olsaydı sadece çizmekle kalmazdı emin ol. “

O sırada yavuz Attila’ nın arkasından gelen sarı alevi fark etti. Galen’ in alevleri artık sarı renkliydi ki bunun anlamı yakıcılığının ve gücünün, önceki turuncu haline göre daha fazla olması anlamına geliyordu. Alevler çok hızlıydı ve Yavuzun yeterli gücü yoktu. Konuşup Attila’yı uyarana kadar iş işten geçmiş olacağından hızlı karar vermeliydi. Alev fazlasıyla yakıcı ancak oldukça ince bir halde adeta bir ok gibi görünüyordu.

Kararını verdi ve son gücüyle ellerini birleştirip hızlı ama sessizce üç kelime söyleyebildi.

                “ Işınlanma – Tek adım “

Yavuz’un bedeni ortadan kayboldu ve hemen önünde duran Attila ve Turgan ikilisinin hemen arkasında belirdi. Belirir belirmez de alevin hedefi oldu. Sarı renkli alev oku sol omzunu delip birkaç cm içeriye girmişti. Mirliva’ nın bağıracak kadar bile takati kalmadığından olduğu yere sessizce bayıldı.

Ne olduğunu anlamayan Attila arkasını döndüğünde Mirliva’ nın yarasını ve yarasından çıkan dumanı görünce az çok ne olduğunu fark edebildi. Hışımla yerinden sıçradı.

                “ Olduğun yerde kal general. Azrağı durdurup savaşı bitireceğim. “

                “ Hayatta olmaz zaferime gölge düşürmene izin vermem büyük suçlu Attila. “

                “ Ne zaferinden bahsediyorsun çoktan kaybetmişsin bile. Azrağın bedeninde tek bir çizik bile yok. “

                “ Seni ilgilendirmez. Sonuçta bir azrak olduğundan özü tükenmek üzeredir. Sadece karışma Attila. “

Attila bu laf anlamaz adama sinir olmuştu. Ayakta zor durabiliyor olmasına rağmen muhtemelen en ileri seviyeli yaftıyla savaşmaya devam ediyordu. Azrağın hızına karşıysa tek bir darbe bile isabet ettirmeyi başaramadığından amaçsızca etrafı yakıyordu. Her yer alevler içindeydi. Sarı renkli alevler öylesine güçlüydü ki toprağı dahi yakabiliyordu. Yerinden sıçradı ve Galen’ in zayıf tabakalı alevlerle sarılı kılıcını eliyle yakaladıktan sonra kavrayıp Galeni surlardan aşağıya fırlattı. Ardından da aşağıya dönüp bağırdı.

                “ Ryo şu aptalı orada tut. Bu azrak biraz uğraştıracak gibi görünüyor. “

Ardından Turgana döndü. Yanında olduğundan savaşın her detayını izlemesini istiyordu.

                “ Bak evlat. Bu normalde karşılaşabileceğin bir rakip değil. Zaten şu an bizim rakibimiz de değil ancak limitlerini aşıyor ve artık kendisine zarar veriyor. Öylesine odaklanmış ki rakibini buradan uzaklaştırmama rağmen halen formunu bozmadı. Ne kadar hızlı olduğunu görüyor musun ? Onu gözlerinle takip etmen imkansız tabi ki yakalaman da. Bu yüzden onu görerek işe başlayacağım. Tanrısal bakış – Duru görü. “

Turgan ilk kez ustasının bir yaft kullandığına tanık oluyordu bu yüzden heyecanlandı ve gözlerini ayırmadan izlemeye koyuldu. Azrağı görmek imkansızdı ancak ustasına fazlaca güvendiğinden ustasını izlemeye karar verdi. Kesinlikle onu yakalayacaktı. Attila gözlerini kapatmış öylece bekliyordu ve yaftı sayesinde Nyu’ yu izliyordu. Nyu etraftaki alevlere odaklanıyor ve hançeriyle alevleri kesmeye çalışıp duruyordu.

Attila bir süre izledikten sonra hızına alıştı ve normalde yakalaması pek mümkün olmasa da tek seferde çevik bir hamleyle azrağı yakalamayı denemeye karar verdi. Bir dakika kadar izledikten sonra doğru anı bulmuştu. Tüm hesaplamalarını yaptı ve iyice odaklandı. Birkaç saniye sonra azrak düşündüğü alevlere yaklaşacaktı ve eğer tam o anda hareket ederse kol bileklerinden yakalaması mümkün görünüyordu.

Böylece ustaca kullandığı hançerlerinden zarar görme ihtimalini de azaltacaktı. Avuçlarının içine baktı ve sarı alevlerin verdiği zararı inceledi. Ardından avuçlarını açıp Turgan’ ın göreceği şekilde uzattı. Şunu anlatmak istiyordu. Attila da sadece bir insandı ve alevler onun etini de yakmıştı. Ancak acıyı yok saymak bunu gören insanların sizin üstünlüğünüzü kabullenmesini sağlardı. Bunu defalarca test etmişti.

Turganın, avuçlarındaki manzarayı gördüğünü düşünüp tekrar Nyuya odaklandı. Şimdi tam zamanı olmalıydı. Tam şimdi harekete geçecek ve azrağı el bileklerinden yakalayıp kendisine zarar vermesini önleyecekti. Bu düşünceyle yerinden sıçradı ve duru görüsüyle her anını gördüğü azrağı yakalamak için hamlesini yaptı.

Başarmıştı tam iki avucu da doluydu. Birini bile ıskalamamıştı ancak küçük bir problem görünüyordu. ‘ Azrakların bilekleri bu kadar yumuşak mı oluyormuş? Ayrıca izlerken bu kadar kalın bileklere sahip değil gibiydi. ‘ diye düşündü. Emin olmak için avuçlarını birkaç kez sıkıp bıraktı. O sırada Nyu hızını iyice kesmişti ve durmak üzereydi. Turgan ise git gide bir ışık halinden maddeleşiyor gibi görünen ikiliden gözlerini ayırmıyordu. Git gide yavaşladılar yavaşladılar ve sonunda durdular.

Görünen manzara tuhaftı. Nyu azrak formundan çıkmış fakat beklendiği kadar bitkin görünmüyordu. Birazcık yorgun olduğu söylenebilirdi o kadar. Daha ziyade utanmış gibiydi. Nyu ve Attila karşı karşıya duruyorlardı. Attila’ nın kolları havadaydı ama Nyu kollarını yere salmış vaziyetteydi. İki kolu da boşta görünüyordu. Attila önce gözlerini yanlarına doğru çevirdi ve Nyunun iki kol bileğinin de boşta olduğunu gördü. Azrağın yüzü fazlasıyla kızarmış görünüyordu ve bunu fark eden Attila korkuyla gözlerini aşağıya doğru, kendi ellerini görmek için yavaşça indirdi.

İki eli de Nyunun göğüslerinin üzerindeydi. Panikle ellerini indirmek istedi ancak şoktan başaramadı. Kavramaya devam ediyordu. İlk söze giren Nyu oldu. Hafif meşrep tarzını bozmadan Attila’ nın kulağına eğildi ve iç gıdıklayıcı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Yanlarına gelen Turganı fark etmemişlerdi bile.

                “ Dünyanın en güçlü adamının beni arzuladığını bilmiyordum. Ama burası bir savaş alanı. Arzularını dizginlemen gerekmez mi Attila ? Ayrıca hala sıkıyorsun, sapık mısın lan çeksene ellerini artık. “

                “ Hüe hüe ustam sapık çıktı ve sapıkları öldürmeliyiz ne yapacağım ben şimdi ? “

 

 

Not: Yazarken eğlendiğim bölümlerdi umarım +18 abartılı olmuyordur. Tadında bırakmaya çalışıyorum :) Savaşta bir çok karakter olmasını özellikle istedim. Bu şekilde olunca hem bakış açımı geliştiriyor hem de hikaye dünyasının büyüklüğü anlaşılabiliyor diye düşünüyorum. Görüşlere açığım. Son olaraksa seri açıklamasına discord ekledim sohbet etmek isteyen öneride bulunmak isteyen arkadaşlar uğramak isterlerse beklerim . Genelde oralarda olurum. 

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar