Theoden
Merhametsiz Anne
Ducia ve Turganın da katılmalarıyla mevzu
anlaşılmıştı. Varmış oldukları bölgenin adı Kohça idi. Kohça dışarıyla fazla
ilişkisi olan bir ülke değildi zira çok uzağında olsa da uzun süre önce
Trinovan İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş ve kendi içinde dahi özerkliğe
sahip değildi. İşgal edildiği günden bu yana Trinovan tarafından gönderilen
Vikontlar tarafından yönetiliyordu ve bu Vikontlar değiştikçe ülkenin
alışkanlıkları, yönetim şekli de değişiyordu. Turgan bölge hakkında
bilgilendiğinde durumu pek de umursamamış, Belinda’nın yüzüne ne olmuş yani
dercesine bakıyordu.
Belinda “ Sinar kendi halinde bir ülkeydi
ama Kohça’nın durumu farklı Turgan. Eğer burada bir problem yaşayacak olursak
yolculuğumuzun kalan kısmında fazlasıyla başımız ağrıyacaktır. “
Turgan “ Trinovan dediğin senin ülkeni
boyunduruğa almış imparatorluk değil mi? “
Muhmar “ A-aynen öyle. Burası küçük bir
ülke ve muhtemelen yalnızca önem verdikleri yani para getiren madenlerde asker bulunuyordur.
“
Belinda “ Burayı kendi ülkenle karıştırma
Muhmar. Burada maden falan yok. Trinovan imparatorluğunun yıllarca yaptığı şey
aynı; insanlara Trinovan’ın bir parçasıymış gibi davranıp, gerekli iş veya
asker gücünü istedikleri zaman bu kukla bölgelerden tedarik ediyorlar. Bir de
bu bölge bazı ticaret yollarının üzerinde olduğundan da Trinovan uzun süre önce
bu bölgeyi ele geçirmişti. “
Turgan “ Peki Trinovanlılar burada
yaşıyorlar mı? “
Belinda “ Pek sayılmaz. Genelde yöneticiler
ve bazı askerler Trinovandan geliyorlar diye biliyorum. “
Turgan “ Halkını buraya getirmedilerse bu
topraklar onlara ait değil demektir. Gidip biraz dolaşalım. Yiyecek işi sizde
Havan, Elfy, Nabe. “
Girişte küçük güvenlik problemleriyle
karşılaşmış olsalar da Ragnossa’nın kıvrak zekası sayesinde içeri girmeyi
başarmışlardı. İnsanlara ilk baktıklarında gençlerin yüzündeki endişe,
özellikle kadınların yüzündeki huzursuzluk ve nefret gözlemlenebiliyordu.
Turgan ‘ Belinda’nın anlattıklarına göre bu
insanların tamamı ülke işgal edildikten sonra doğmuş olmalılar yani
yüzlerindeki nefretin sebebi bu olmamalı. Daha önce alışık olduğum bir kokuya
da benzemiyor. Cidden tuhafmış. ‘
Ragnossa “ İçimden bir ses buradaki
problemin Sinardan daha büyük olduğunu söylüyor patron. Umarım insanlar
konuşkandırlar. “
Ekip konuşmak için birilerini aramış olsalar
da pek bir şey öğrenememişlerdi. Sokaklarda dolaşırken bir olay dikkatlerini
çekecekti. İki çocuğuyla sokakta yürüyen bir kadın bir sebepten öfkelenmiş ve
büyük çocuğu olan kızına ardı ardına tokatlar atmaya başlamıştı. Kız çocuğu
ağlıyor, haykırıyor ancak merhametine
sığındığı annesi ona merhametsizce vurmaya devam ediyordu. Kızın yüzü kızarmış,
saçlarından bir tutam kopmuş gözleri kan çanağına dönmüş halde kendini
savunmaya çalışıyor, ellerini yüzüne kapatıl yalvarmaya devam ediyordu ki
öfkesi dinmeyen kadın eline geçirdiği ince bir odun parçasını kızın el
tırnaklarına vurduktan sonra çocuk ellerini acıyla çekmiş ardından da annesi
ikinci darbeyi yüzüne indirmeye yeltenmişti ki odunun kırılma sesiyle kendine
geldi. Karşısında kendinden daha genç bir kadın vardı. Kucağında bir bebek
tutuyordu ve gözlerindeki nefretten ürkmemek hiç de kolay görünmüyordu.
“ Araya girme haddini de nereden buldun
korkunç suratlı kadın? “
Nyu “ Bu haddi anne olduğumda edindim. Bir
kız çocuğu böyle bir dayağı hak etmek için ne yaptı? “
“ Sen karışma. O kızımla benim aramda. “
Nyu yerdeki çocuğu kavramış, oğlunu henüz
yanına gelmiş olan Ducia’ya verdikten sonra da kız çocuğunu ayağa kaldırıp
sarmalamıştı.
“ Eğer ona bir kez daha vurmaya
kalkışırsan… “
“ Buralı olmadığın belli. Girme anne kız
arasına. “
Sesin sahibi bir başka kadındı. Nyu’nun
şaşkınlığı biraz daha artmıştı.
“ Ne diyorsunuz siz, el kadar çocuğu
öldüresiye dövmek hiç mi birinizin vicdanını sızlatmıyor ? “
“ Bilmediğin mevzulara karışma. “
İlk kadın biraz önce dövdüğü kızın elinden
tutmuş, sürükleyerek götürmeye çalışmış olsa da Nyu çocuğu bırakmamıştı. Sözlü
tartışma sona erecek gibi görünmüyorken Turgan olay yerine ulaşmış, ulaşır
ulaşmaz da halen kimsenin karışmamasını isteyen kadına okkalı bir tokat
patlatmıştı. Kadın neye uğradığını şaşırmış halde etrafına bakıp bir destek
bekliyorken Turgan’ın kararmış gözlerinden ve yaydığı auradan etkilenen
insanlar tepki veremiyorlardı. Yere kapaklanmış tuhaf anne korkuyla karışık
Turgan’ın gözlerine bakıyorken titreyen sesiyle söze girecekti Turgan.
“ Ne tuhaf değil mi? “
Turgan bunun üzerine birkaç dakika sessiz
kalmıştı. Kimse konuşamıyor, Turgan ise öfkesini dizginlemeye çalışıp, yaşaran
gözlerine mâni olmaya çalışıyordu.
“ Normal çocuklar bir sıkıntıya
düştüklerinde, korktuklarında, çaresiz hissettiklerinde annelerinden yardım
isterler. “
Nyu “ Tabi anneleri bu kadın gibi
merhametsizin teki değilse. “
Turgan “ Öyle bile olsa fark etmez Nyu. Her
çocuk annesinden yardım ister. Bu zavallı kız çocuğu kim bilir kaç kez bu
şekilde dövüldü ama yine de öfkesinden korktuğu annesinin merhametine
sığınmaktan geri durmuyor. O bu kadar masum ve pişman bir halde senden yardım istiyorken
böylesine merhametsiz hatta nefretle dolu olman ne acınası. Peki annesi böyle
davranıyorken bu çocuk ne yapmalı? “
“ Bilip bilmed… “
“ O ZAMAN ANLATIN DA BİLEYİM. BİR ÇOCUĞUN
ANNESİ TARAFINDAN ÖLDÜRESİYE DÖVÜLMESİNİ HAKLI ÇIKARACAK SEBEBİNİZ HER NE
HALTSA BİLMEK İSTİYORUM. “
Turganın bağırmasıyla beraber insanlar nefes
almayı dahi bırakmışlardı. Turgan öldürme arzusuna mani olamıyor ancak ulu orta
bir cinayet işlemek daha da önemlisi iki küçük çocuğu annesiz bırakmak
istemiyordu. İlk önce olayı anlamalıydı. Olaya şahit olan ve yirmi yaşına henüz
ulaşmamış görünen bir kadın sıcak sesiyle Turgan’ın kulağına fısıldayacaktı durumu.
“ Erkek kardeşinin dondurmasından tatmak
istedi. Annesi sadece oğluna dondurma almıştı. “
“ Ne yani sırf biri erkek biri kız diye mi?
“
“ Öyle değil ama ulu orta anlatmam mümkünde
değil. Sizler dağılın. Yekran bu halinizi görseydi hepinizden bir kez daha
tiksinirdi. “
Genç kadının konuşması üzerine insanlar
dağılmışlar, Nyu kız çocuğunu bırakmak istememiş, annesinin de umurunda
olmadığından şimdilik yanına almıştı. Genç kızın rehberliğinde küçük bir sıcak
içecek dükkanına gelmişler, genç kızın ricasıyla da dükkanın ön tarafından daha
büyük olan arka kısmına geçip, dükkan kapısını kapatmışlardı.
“ Öncelikle adım Chinaka ve bu dükkan
amcamın. Yarım saat içinde işe başlamak zorunda olduğumdan fazla
uzatamayacağım. “
“ Bir an önce anlatmanı tercih ederim. “
“ O kadının oğluna dondurma alıp kızına
almamasının sebebi cinsiyetleri ya da yaşları değil. Bunun tek sebebi, o kız
kadının kocasından olmuş bir çocuk değil o kadar. “
Nyu “ İyi de bu durumu daha da
saçmalaştırır. Hem kocasını aldatıp hem de suçu çocuğa mı yüklüyor? “
Nyu o zaman kız çocuğunun yüzüne mahcup
şekilde bakmıştı. Bu detayları yanında konuşmak doğru olmamalı diye düşündü ama
Chinaka devam edecekti.
“ Merak etmeyin o bu gerçeği uzun süredir
biliyor ayrıca kadınınkine pek de aldatmak denilemez. “
Turgan “ Doğru düzgün anlatacak mısın yoksa
başka birini mi bulmalıyız? “
Chinaka “ Cidden iyi birisin değil mi?
Soruna eğilmen şaşırtıcı. Açıkçası anlatsam bile durum değişmeyeceğinden zaman
kaybından başka bir şey değil. “
Ducia ellerini tehditkar bir şekilde
Chinaka’nın yüzünde gezdirirken korkutucu bir kadınsallıkla konuşacaktı.
“ Orada Turgan’ın kulağına fısır fısır bir
şeyler söylemiş olman seni öldürmek için yeterli bir sebepken onu övmeye devam
etmek konusunda emin misin? “
“ Ha ha ha demek onu seviyorsun. Aşk
muhteşem bir duygu değil mi? “
Chinaka’nın cümlesinin ardından yüzü düşmüş,
gözleri uzaklara dalmışken amcası tarafından uyarılmıştı.
“ Hadi bir an önce işine git Chinaka.
Misafirlerle ben ilgilenirim. “