Zanaatkâr Teknobaz

18 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
967 Görüntülenme
Bu bölümü 9 Kişi beğendi.
Cilt 1

Eğer Benimle Evlenirsen (1. Kısım)

Zanaatkâr Teknobaz – 11. Bölüm: Eğer Benimle Evlenirsen (1. Kısım)

 

Diğer odalardan ayrılan Prenses Eleonora’nın odası doğrudan Nargoz’un Yarasa Kulesi’ne bakıyordu, penceresinden heykelin gözlerini görebiliyordu. Tıpkı diğer odalar gibi onunki de Nargoz’un kasvetli havasına sahipti, kapkara mobilyaları, kan rengi yarasa örtüleri vardı. Prensesin yatağının başında yanan beyaz mumlar, kemik çatırdaması ve kalp atışı sesleri çıkaran kızıl alevler saçıyordu ve bu görüntü Nargoz için bile acayipti.

 

Bembeyaz bir gecelik giyen Eleonora, çift kişilik yatağına oturdu, el ve ayak bilekleri kara zincirlere vurulmuş, gözleriyse sıkıca kapatılmıştı. Gaddar bir çarpışmanın sağır edici sesleri, alevlerden yankılandı ve sessiz bir kuvvet mumu söndürdü.

 

Eleonora’nın gözleri açıldı ve uzun, saçılmış bu dünyaya ait olmayan mor renkteki saçları parlarken gözleri Nargozlu asillerle aynı kan kırmızısı renkteydi.  Sert, uzaklara dalmış gözlerinde derin bir öfke gizliydi.

 

“Ailith?” diye seslendi Eleonora ve kızıl bir fırtınanın içinden mor saçlı bir hizmetçi ortaya çıkıp onu selamladı.

 

“Hanımım?” diye karşılık veri hizmetçi, ardından başını eğerek efendisinin emirlerini bekledi. Kan avcıları ve av efendilerinin tamamı kan soylularıyla beraber doğmuş, Büyülü Soydan dönüşmüşlerdi. Ama Ailith doğduğunda siyah saçlı olmasına rağmen, hanımının dönüşü sonrasında o da saçını mora boyatmıştı.

 

“Kukla yok edildi. Düşmanımız en az kardeşim kadar güçlü, hatta ondan da güçlü olabilir. Ancak kendisi Nargozlu değil. Zırhına bakılırsa geleneksel imparatorluk teknolojisi kullanmıyor. Ve bazı neo Teknokrasi hamleleri gördük, ancak henüz emin değiliz. Yani istilâcı muhtemelen... Kars’tan biri,” diye konuştu Eleonora ve mumları sönerek geriye kendisini sarıp damarlarına giren kızıl bir sis bıraktı.

 

“Son 24 saatteki bütün yabancı yüksek rütbelilerin bir listesini çıkar. Eğer çoğunluk Kars'tansa bana isimlerini ver ve-” daha sözlerini bitiremeden bir dağınık molekül dizisi Eleonora’nın penceresinden geçti ve yatağının ucuna kondu. İnsan hâline tekrar bürünen Kilian, yatak başı masasındaki yığını tek seferde temizledi ve zincirli Eleonora’nın yanıbaşına oturdu.

 

“Merhaba zincirli prenses... Sadomazo mu seviyorsun yoksa? Seni bu kadar uzun süre beklettiğim için özür dilerim.” Bu sözler Kilian’ın dudaklarından çıkar çıkmaz bir düzine kan kırmızısı girdap odanın dört bir köşesini doldurdu. Ailith’ten kızıl alevler çıktı ve at kuyruğu saçları da girdaplarla birlikte sallandı.

 

Her girdaptan kanları emilen kan avcılarının kafaları çıktı. Bu ürkütücü manzaraya ve 48 hırlayan hayvana rağmen Kilian hiç etkilenmedi. Kan soyundan gelen çoğu asil yaklaşık on beş kan avcısıyla doğardı, ama Eleonora’nın yüz tane vahşi askerinin olması efsanevi bir olaydı. Ancak hizmetçi onu rahatsız etti.

 

“Felh İblisi olarak avcı efendisini veya en azından aralarındaki bağlantıyı kaybetmesi gerekiyordu. Ancak hiç de öyle olmuşa benzemiyor. Hatta onun seviyesine uyum sağlıyorlar,” diye akıl yürüttü Kilian.

 

Eğer gerçek Eleonora ortaya çıksaydı ve Fehl Mutasyonu aracılığıyla güçlendirilmiş kan soyu yeteneklerini kullansaydı, Kilian savaşın bambaşka bir şekilde gerçekleşeceğinden emindi. O kukla muhtemelen gerçek yeteneklerinin %15’inden fazlasını içermiyordu. Ama genetik olarak geliştirilmiş retinası sayesinde Kilian, sırf aura ve Dra seviyesi açısından bile Ailith’in üst düzey Yüksek Tapınakçı seviyesinde olduğunu görebiliyordu.

 

Ancak Kilian önceki teorisini yeniden düşünürken, hırlayan hayvanlar çenelerini açtılar ve hepsinin insan kafası boyutundaki dra topu kendisini hedefledi. Bu güç yüzünden odanın sıcaklığı -20 dereceye düştü. Ancak sıcak kanı tarafından korunan Kilian bunu zar zor hissetti.

 

“Kendine hakim olur musun? Dayanılmaz biri olduğumu biliyorum, ama ilk tanışmamızda üstüme atlaman hiçbir şeyi çözmeyecek. Hanımın bizi izliyor,” diye dalga geçti Kilian, geleneksel elbisesinin altında kıvrımlı bir vücut saklayan hizmetçiyle ve sonrasında Eleonora'ya döndü.

 

Tutsak edilmiş olmasına rağmen Eleonora’nın vücudu içine işlemiş bir zarafet ve asalet yayıyordu. Kilian bu Nargozlu güzel hakkında sık sık hikâyeler duymasına rağmen, onu bizzat görünce hiçbirinin abartılı olmadığını anladı. Kan soylularının tipik, kurnaz bakışlarının aksine Eleonora’nın dürüst, delici ve kendinden taviz vermeyen bakışlardı vardı, ancak çekiciliğinden hiçbir şey de kaybetmiyordu. Hatta onu daha da çekici kılıyorlardı.

 

Ve ufak, mor dudakları çoğu erkeğin arzuladığı kalınlığa sahip olmasa da, ayrıldıklarında Kilian onları oracıkta öpmemek için kendini zor tutuyordu.

 

“Her an ölebilecek birine göre kendine çok güveniyorsun,” dedi Eleonora paradokssal bir ses tonuyla, sesi hem baskıcı hem de çekiciydi.

 

“Çünkü bana zarar vermeyi göze alamayacağını biliyorum. Tamam, tamam, şaka yapıyorum. Beni öldüremezsin. Nargoz’da beni öldürebilecek kimse yok,” diye yanıt verdi Kilian ve en başta Eleonora bu sözleri kendini beğenmiş bulsa da Kilian’ın moleküllerine ayrılarak penceresinden geçtiğini gördükten sonra bu sözlerden şüphe etmiyordu.

 

“Ancak bu senin gücün değil ve bu da seni tüketiyor olmalı. Seninle uzun uzun oynayıp kendini tüketmeni bekleyip sonrasında kafanı koparabilirim,” diye karşılık verdi, kutsal bir büyücü kadın gibi tebessüm ederek.

 

 “Deneyebilirsin prenses, ama o zaman bir beceriyi daha sınamamız gerekir. Ve buraya almak için geldiğim şeyden vazgeçmek zorunda kalırım, çok kötü bir sonuç olur.”

 

“Nedir?”

 

“Eliniz tabii ki. Sizi kurtarmak ve evlenmek istiyorum.” Kilian’ın cevabı hem Eleonora'yı hem de Ailith’i şaşırttı. Geçmişte bir sürü erkek prensesi elde etmek sıraya girerdi, ama dört kanlı düğün gecesinden sonra bu durum büyük ölçüde değişmişti.

 

“Kimsiniz siz?” Günümüz Arkadya’sında Eleonora’nın elini tutmaya cesaret edebilecek biri... Yoktu. Bu da kaçınılmaz bu soruyu sormalarına sebep oluyordu. Başını sağa yatıran Kilian dudaklarını büzdü ve güldü, ardından hem Eleonora hem de Ailith’le konuştu.

 

“Kilian von Karsten.”

 

Ailith hemen sol elini kaldırıp girdapları kapattı ve bütün kan avcılarını boyutlarına geri yolladı. Şaşkına dönmüş Eleonora gözlerini kısarak Kilian’a baktı.

 

“Klaus’un varisi mi?” Kilian’dan çok kendisiyle konuşuyor gibiydi.

 

“Kesinlikle. Ünlü birinin oğlu olmak da çok kötü şey canım. İnsanlar kim olduğunu hiç umursamıyor, seni soyadın ve mevkinle tanıyor,” dedi Kilian ve iç çekerek ayaklandı, yatağa zincirlenmiş Eleonora’nın yanına giderek onu vücüduyla kapattı.

 

“Ailith, şahdamarını ısır şunun,” diye emretti Eleonora ve Ailith de üç metrelik uzun mu uzun kızıl bir kurda dönüşüp Kilian’ın boynuna atladı. Düşmüş Melek Zırhı otomatik olarak Kilian’ın vücudunu sardı ve sağ yumruğunu sıktı.

 

“Dur.”

 

Tek lafıyla odadaki zamanın akışı durdu. En şiddetli kuvvetlerden en etkisiz atomlara kadar her şey hareket etmeyi bıraktı. Kilian vizörünün ardından karısının kan kırmızısı gözlerine bakmaya devam ediyordu, Eleonora’nın ona meydan okuyan bakışlarıysa hiç titremeden onun üzerindeydi.

 

Bu Duraksama hâlinde Kilian on beş metre yakınında olan her şeyi sabitleyebiliyordu, ancak kendisi de buna dahildi. Ancak diğerlerinin aksine aklı yerinde olduğundan, becerinin kullanımını bitirir bitirmez tepki verebiliyordu.

 

Beş saniyelik Duraksama’dan sonra, Ailith atılmaya devam etti, ama Kilian eğilerek onu atlattı ve vizörünü çıkarıp Eleonora’nın yanına uzandı, hizmetçi de dibindeki duvara tosladı.

 

“Şiddete gerek yok. Pekâlâ, ufak bir detayı atlamış olabilirim. Aynı zamanda Kalarac’ın Gözyaşı’nı da istiyorum,” dedi Kilian ve ortam yeniden tamamen değişti.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-07 10:50:52
Olm bizim mc fazla çenesi düşük değil mi aklına ne gelirse söylüyor
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-29 01:51:39
Çeviri ve edit için teșekkürler
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-06 00:03:57
Teşekkürler
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-07-16 18:06:50
Çeviri ve edit için teşekürler elerinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-25 23:52:44
Çeviri ve edit için teşekkürler
darys045 (56 puan) Üye
2020-06-18 12:55:15
Çeviri ve edit için teşekkürler