Zanaatkâr Teknobaz

20 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
888 Görüntülenme
Bu bölümü 11 Kişi beğendi.
Cilt 1

Fehl Bağı

Zanaatkâr Teknobaz – 26. Bölüm: Fehl Bağı

 

Fehl ırkına özgü bir özellik olan Fehl Bağı, fehlleri ve ilk partnerlerini yüz yıl boyunca bağlardı. Vücut, akıl ve ruh olarak bağlansalar da birbirlerinin düşüncelerini okuyamazlar ve birbirlerinin bütün duygularıyla hislerini yüz yıl boyunca hissederlerdi.

 

Fehl Bağı bir seçenek değildi. Bu bağlı partnelerin açıp kapatabileceği bir şey de değildi. Bu yüzden fehller ilk partnerlerini son derece dikkatli bir şekilde seçerlerdi, ilk partnerleri genellikle kardeşleri veya yüzlerce yıllık yoldaşları olurdu. Aslında Jezebel’in büyük üvey abisi Mazdan, Ashera tarafından bu şerefe layık görülmüştü. Ancak iki yüz yıldır çeşitli fani dünyalarında dolaştığından, bunun tadına bakamamıştı.

 

Prensesin kendisi için seçilen eşine herhangi bir ilgisinin olmadığını bildiğinden Ashera da bu konuyu zorlamamıştı. Ama Kilian gibi tuhaf birinin Jezebel’in tuhaf zevklerine uyacağını düşündüğünden, Ashera onu da anlaşmanın bir parçası yapmıştı. Tabii ki Jezebel’in zevk alması, Ashera’nın bunu yapmasının tek sebebi değildi.

 

Klaus’un arşivlerinden fehl ırkına dair çok fazla bilgi edinen Kilian, Fehl Bağı’ndan uzun zamandır haberdardı. Ama üç sebepten ötürü bunu umursamıyordu.

 

İlki Jezebel’in kendisinden çok daha güçlü olmasıydı. Ashera’nın fehl hiyerarşisindeki yerini tam olarak belirleyemese de Kilian onun üst seviyelerde olduğundan emindi. Sağladığı lütufların gücüne ve Kilian’a sağladığı koşullara bakılırsa en az Fehl Lordu seviyesindeydi. Kızı ve Kilian’ın atanmış asistanı olan Jezebel’in gücü hiç şüphesiz onunkini büyük ölçüde aşıyordu. O zaman bu bağ, planlarını daha da güvene alırdı.

 

İkincisi, dra. Jezebel’in ilki olmak Kilian için muazzam bir dra artışı sağlamıştı. Tüm vücudunda dolaşan drayı şimdiden hissedebiliyordu. En başta 5,000 olan drası %120 artarak 11 bine çıkmıştı!

 

Şu anki seviyesiyle fehl vücudu onu desteklemeseydi, Kilian’ın vücudu paramparça olurdu. İnsan Hükümdarların çoğu 5000 dra civarlarındaydı. Kilian gibi henüz Dra kullanmayı bile bilmeyen birinin bir hükümdardan daha fazla draya sahip olması eşi benzeri görülmemiş bir şeydi! Belki de konu dra miktarı olunca Klaus bile onunla aşık atamazdı.

 

Tabii ki dra miktarı önemliydi, ama miktarının fazla olması güçlü olduğu anlamına gelmiyordu.

 

Üçüncüsü fehllik. Fehl Gözü’nü açmış olması büyük fehl enerjisi gerektirecek yetenekler açmasını sağlamıştı. Fehl enerjisi konusunda Jezebel tam bir hazineydi. Kilian üçüncü gözünün, iblisin yaydığı fehl akıntıları sayesinde doyduğunu hissedebiliyordu.

 

“Mevkini ve kariyerini ilerletmek için doğru insanı sikmen lazım diye boşuna dememişler,” diyerek omuz silkti Kilian. Bu cümlenin neyi ima ettiğini hiç umursamıyormuş gibiydi. Ardından Jezebel, Kilian’ın bağımsız görünmesine rağmen aslında tam bir hödük olduğunu fark etti.

 

“Ohh, tam bir çapkın gibi konuştun, annen seninle gurur duyardı,” diyerek iç çekti Jezebel. Ama Kilian’a tekrar baktığında, ifadesiz ama bir o kadar da dondurucu bir bakışla karşılaştı.

 

“Bam teline mi bastım? Yani beni sonraki sikişinde sana orospu çocuğu diyemeyecek miyim? Anlaşıldı.” Jezebel hemen özür diledi ve Kilian’ın göğsüne yaslandı. Kollarında üç saniye bile geçiremeden Kilian onu hemen yere attı.

 

“Ah!” Jezebel’in viyaklaması yüksek bir küt sesiyle birlikte geldi. Sanki yere çok sert çarpmış gibi ayağa kalkmadı, yüzü acı içinde büzüşmüş şekilde yere çöktü.

 

Ühü ühü ühü

 

“Anneciğim, biricik kızını nasıl böyle bir hayvanın yanına verirsin? Şimdi beni kullanıp bir kenara atıyor! Aaaaah!" Jezebel yalandan acı çekerken ağladı!

 

Uzaktan gören herkes ona inanırdı. Neyse ki Kilian iradeli bir adamdı ve onun bu numaralarına kanmadı! Ve ağladığı hâlde Kilian’ın ona hiç ilgi göstermediğini görünce Jezebel ciddi bir şekilde tekrar baktı.

 

“Pekâlâ, hadi iş konuşalım,” Jezebel yerden kalkıp Kilian’ın yanına oturdu, yüzünde nazik bir tebessümle ifadesiz yüzüne bakıyordu. “Büyük planın nedir yakışıklı? Annem Fehl Gözü’nü sonuna kadar büyütmeni istiyor, ama kendince hedeflerin de vardır.

 

Neyin peşindesin? Dünyaya hükmetmek mi istiyorsun? Gelmiş geçmiş en büyük haremi mi kuracaksın? Sonsuz zenginlik mi ? Yok ya, çapkın yarim bu kadar basit biri değildir,” dedi Jezebel. Bu esnada Kilian gözlerini kapattı. En başta eşit bir dünya kurmayı düşünüyordu. Ama buna ulaşmak için gerekenleri düşününce vazgeçti.

 

Dünya’da adil bir eşitsizlik yaşamıştı. Arkadya’da distopyan bir deliliğe uyanmıştı. Bu ikisi arasında kalıp hangisiydi? Belki de sıkıntı asla toplum olmamıştı, insan doğasının ta kendisiydi. İnsanlar akranlarını aşmaktan zevk alıyordu. Köylüler ve asiller, alt sınıflar ve üst sınıflar, döngü devam ediyordu. Eşitlik sağlansa bile sonraki düzende yeni bir eşitsizlik doğardı.

 

Kilian mükemmel eşitliğe sahip dünyanın yalnızca çocuksu, delice bir istek olduğunu fark etmişti. Ve Klaus’un da sık sık dediği gibi doğa, insanların eşit olmasını engelliyordu; bu yüzden tolere edilebilir eşitsizlikler insanlığın ulaşabileceği en üst seviyeydi.

 

Böyle bir ütopyayı yalnızca Tanrı yaratabilirdi, herkesin eşit fırsatlarla büyüdüğü bir dünyayı. Ama Tanrı ölmüştü ve şu anki yetenekleriyle Kilian da onun yerini almayı hayal dahi edemezdi. Dahası bir fehl mutantı olduğundan dünya onun düşmanıydı. İnsanlar onu ateşe verip taşlamaktan çekinmeyecekken onları neden umursamalıydı ki? Cehaletlerine sövmemesi onlara yeter de artardı.

 

Hayır.

 

İnsanların dünyası çökebilirdi.

 

Mutantların dünyası yükselmeliydi. Lekelenmişlerin kazıklarda yakılmadığı, kuduz köpekler gibi saklanmadığı ve barbarca katledilmekten korkmadığı bir dünya olmalıydı. Fehlle lekelenenler asla lekelenmeyi seçmemişti, mutasyona uğramayı kendisi seçmemişti, hayvana dönüşmeyi kendisi istememişti.

 

Ayaklanmayı hiç düşünmeden gaddar aristoklara teslim olan halkın aksine, lekelenenlere sunulmayan tek şey... Seçimdi. Şimdi bir seçeneklerinin olmasının tam sırasıydı.

 

“Lekelileri kontrol altına almak, deliliği silmek, Arkadya İmparatorluğu’nu, Yedi Büyük Emri yok etmek ve fehl canavarlar için bir ülke kurmak,” diye yanıt verdi Kilian, Jezebel’in şaşkınlık içinde kaşlarını çatmasına sebep oldu. Çapkın sevgilisi gerçekten sıradışı biriydi.

 

“Canavarlar mı yoksa canavar kızlar mı? Seni pis sapık,” diye başını çevirdi Jezebel, Kilian ben bunun çenesini nasıl kapatabilirim diye düşündü.

 

“Bu sözler seni halkın bir numaralı düşmanı yapar. Arkadya İmparatorluğu’ndan Yarasa Hanedanı’na, Ağlayan Deniz’den Ölümsüz Sürü’ye kadar kimse fehlle lekelenmişlerin yükselmesini görmek istemez.

 

Fehl hayvanlarının deliliği, dünyanın süper güçlerinin statükoyu koruması için harika bir araç. Bu statükoyu nasıl bozmayı düşünüyorsun?” diye ciddi ciddi sordu. Annesi gibi bir varlığın karşısında bu süper güçlerin hiçbir hükmü olmasa da şu anki Kilian onları alt edebilecek konumda değildi. Arkadya İmparatoru basit bir emriyle bütün Orloth’u yok edebilir ve 160 milyon vatandaşını katledebilirdi. Kars Dükü bile gazabından kurtulamazdı.

 

Kilian doğal olarak Jezebel’in endişelerini anlıyordu. Ama bu yola baş koyduğundan, sonuçlarıyla yüzleşmeye hazırdı.

 

“Yavaş yavaş ilerleyerek, önce İmparatorluk Akademisi'yle başlayacağız.”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-10 13:32:32
Elinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-26 09:58:41
Çeviri ve edit için teşekkürler
darys045 (56 puan) Üye
2020-06-21 14:09:29
Çeviri ve edit için teşekkürler
Eyisha (198 puan) Üye
2020-06-21 01:54:45
5 bölüm valla yetmiyor ne aç gözlü çıktım beeee
Kiriyodx (69 puan) Üye
2020-06-20 22:07:58
Yanındaki kız klaustan çok dha güçlü yüksek ihtimal ama bizim killin kendi intikamını kendi almak ister umarım klausu öldürmeden önce tüm karsı ve krsen klanını gözleri önünde katleder