Zanaatkâr Teknobaz

16 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
1121 Görüntülenme
Bu bölümü 18 Kişi beğendi.
Cilt 1

Ne Anlamı Var Ki?

Zanaatkâr Teknobaz – 4. Bölüm: Ne Anlamı Var Ki?

 

“Arkadya kıtasında bir imparatorluk ve dört krallık var. Dört krallık toplamda kıtanın %10’unu yönetiyor ve geri kalanı da Arkadya İmparatorluğu’nun egemenliği altında. Kuzeyde Nargoz, güneyde Orloth, batıda Sogard ve doğuda Drucia var. Resmen bağımsız olsalar da dördü de kıtadaki beş milyar insanın tek hükümdârı olan Arkadya İmparatorluğu’na her yıl muazzam veriler ödüyor,” dedi Alina’ya birebir benzeyen ve yanında Viktor’un bir kopyası oturan kadın.

 

 

 

İkilinin karşısındaki Kilian uzandı ve yüzüne vuran bahar melteminin tadını çıkardı. Böyle anlarda ders çalışmaya dair bir tutkusu olduğunu keşfediyordu.

 

 

 

“Peki bu yıl neyi simgeliyor?” Alina’nın kopyası sordu.

 

“Arkadya İmparatorluğu’nun 3018. Yılını, İmparator Niklas’ın hükümdârlığının 50. Yılını ve 18. Doğumgünümü,” dedi Kilian tıpkı iyi programlanmış bir robot gibi.

 

 

 

“Peki önceki üç büyük çağ nedir?” diye araya girdi Viktor’un kopyası.

 

 

 

“İlki ruhban sınıfı tarafından yönetilen Teokratik Çağ. İkincisi Yüce Emirler’den Eginolf von Skoll’un liderlik ettiği ve Arkadya İmparatorluğu’nu kurduğu Kutsal Ayaklanma çağı. Ve sonuncusu da insan ırkının yarısının öldüğünü gördüğü Ebedi Gece.”

 

 

 

“İmparatorlukta neden dört krallık var?”

 

 

 

“Kimse bil-”

 

 

 

Kilian daha cümlesini bitiremeden bir güç tarafından rüyalar aleminden uyandırıldı ve vücudunun mor pembe bir balon üzerinde süzüldüğü odasına döndü. Balon hafif bir sesle patladı ve Kilian da yatağına döndü.

 

 

 

“Kars’ın gelecekteki dükü olarak nasıl olur da Düşvari’de saatler boyunca zaman öldürürsün? Yazıklar olsun,” Kilian’ın solundan afacan bir ses geldi. Daha dönmediği hâlde bu sesin kime ait olduğunu biliyordu.

 

 

 

“Seni boşamadan evvel yatağımdan kalkmak için üç saniyen var,” diye yanıt verdi Kilian, ama yine de sesin sahibine dönmedi. Homurdanarak yanına sokuldu, safir rengi gözlerini ona çevirdi, dalgalı siyah saçları da yüzünün iki yanına düştü.

 

 

 

“Beni nasıl boşayacakmışsın bakalım?” Anke sordu ve eğildi, gözleri hâlâ Kilian’a yapışmış hâldeydi. Dudaklarını onunkilere yaklaştırdı ve Kilian en başta kaçmadı, onu birkaç nazik öpücükle karşıladı ve sonrasında dudaklarına yapıştı. Öpücükleri gitgide daha da tutkulu hâle geldikten ve Anke dilini çıkardıktan sonra, Kilian onu yatağın öbür ucuna attı ve cevapladı:

 

 

 

“Seni hamile kal diye umutlandırıp sonra terk etmek gibi bir amcıklık yaparak.”

 

 

 

Her zaman böyle oluyordu. İlk tanıştıklarından beri altı yıl geçmişti, Anke her gün Kilian’ın peşinden koşuyor ve her gün reddediliyordu. Bazen onunla birlikte Klaus’un suikastçılarına karşı savaşıyordu. Ama yine de hiçbir ilerleme katedemiyordu. En başta bunun sebebi yaralı gururuydu. Ama artık başa çıkamadığı karmaşık hislerden ötürüydü.

 

“Ama evleniyoruz. Bundan kaçışın yok. En fazla birkaç ay sonra evleneceğiz,” dedi Anke, ikisinin de çok iyi bildiği bir gerçeği dillendirerek. Evlenecekleri daha doğar doğmaz belirlenmişti. Ve soyadı von Karsten olmasına rağmen, Anke, Arcadya’nın en yüksek rütbeli asilinin varisiydi. Bir sürü insan onunla evlenebilmek için karısını boşardı. Ancak oysa kendisiyle hiç ilgilenmeyen biriyle kalakalmıştı.

 

 

 

“Daha önce de söyledim, böyle bir şey olmayacak,” diye yanıtladı Kilian, Anke'yi yanağından öptü ve yataktan kalktı. Aşıklar dışında birçok şey olabileceklerini gösteren o zalim hatırlatmalarından birini yapmıştı.

 

 

 

...

 

 

 

Aradan altı yıl geçmiş ve Klaus’un tüm derslerinde ustalaşmıştı, Kilian artık büyü yapmaya hazırlanıyordu. Ancak dükün sınıfına giden buz mavisi koridorlardan geçerken, Kilian her şeyden önce rol yapmayı öğrenmişti.

 

 

 

Sabah akşam alaycılık, ihanet ve kinizm maskelerini giymiş, kullarına, misafirlerine ve akrabalarına aynı şekilde gülmüş, bütün nefretini kararmış yüreğine gömmüştü.

 

 

 

Kars’ta geçirdiği altı yıl, Dünya’daki 22 yılından veya kabilesindeki 12 yılından daha büyük önem taşıyordu. Aklını ve algı şeklini değiştirmiş, artık kendini tanıyamadığı birine dönüşmüştü. Yavaş yavaş delirmişti.

 

 

 

Klaus’un sınıfının girişinde iki muhafız duruyor, onları baştan aşağı kaplayan kristal güç zırhları giyiyorlardı. Klaus’un gücü, kaynakları ve liderliği sayesinde Kars, Orloth’taki en yüksek teknoloji seviyesine sahip şehirdi ve imparatorluk arasında üçüncü sıradaydı. Bu da babayla oğulun arasındaki farkı yeniden hatırlatıyordu.

 

 

 

“Günaydın Genç Efendi. Ekselansları sizi bekliyor,” dedi ikili, nazikçe eğilip Kilian’ın geçmesi için yana çekilerek. Kapı önüne geldiği anda kendi kendine açıldı. Klaus ofis koltuğuna oturmuştu, karşısında sakallı bir adam vardı. Ziyaretçiyi görmezden gelen Kilian, Klaus’a doğru yürüdü, kollarını sırtında kavuşturmuştu.

 

 

 

“Ekselansları,” diyerek babasının önünde eğildi Kilian, hem dük hem de misafiri ona doğru döndü.

 

 

 

“Babana hâlâ unvanıyla mı sesleniyorsun? Nesin sen? Asker falan mı?” dedi sakallı misafir ve Klaus da bu sözlere güldü.

 

 

 

“Büyükbaba, dükün sabahki veya akşamki çalışmalarına sızıyorsun. Hatta bunu yapabilen tek kişi sensin. O zaman bu seni onun kişisel göt yalayıcısı mı yapıyor? Ha?” diye karşılık verdi Kilian, ihtiyarın gözleri seğirdi.

 

 

 

“Dük düktür, bu yüzden kendisine Ekselansları diyerek saygımı gösteriyorum. Onun umurunda değilse, bundan sana ne? Kendi işine bak.” Kafasını ileri geri sallayan Kilian, gözlerini Klaus’a çevirdi. Bu sakallı ihtiyar, Kars’ın gizemlerindendi. İstediği gibi gelip giderdi. Ve kimse daha önce yüzünü görmemesine rağmen, çocukluğundan beri Klaus’un yanındaydı ve ona büyü ve daha bir sürü konuda öğretmenlik yapardı.

 

 

 

Hatta çoğu kişi Klaus’un yükselişinin sorumlusunun o olduğunu varsayıyordu, Kilian’sa ona şakasına büyükbaba diyordu.

 

 

 

“Bu ne terbiyesizlik!” Kızgın adam ayaklandı, boyu neredeyse 1.90 olan Kilian’dan uzundu. Ama doğru yeteneklerle şekil değiştirmek çocuk oyuncağıydı, Kilian ihtiyarın şu anki görüntüsüne güvenmiyordu.

 

 

 

“Ne oldu? Benimle sözlerinle başa çıkamayınca yumruklarına mı sarılıyorsun? Barbar herif! Kars'tayız, imparatorluk arenasında değil. 31. yüzyılda yaşıyoruz, cahiliye döneminde değil! Burada çocuklarımızı koruyan yasalarımız var. Eğer adam gibi davranmazsan, polis çağıracağım!” Kilian ellerini kalçasına götürdü ve ihtiyara bağırdı.

 

 

 

Bu sözlerden etkilenen cüppeli adam, şaşkın şaşkın Kilian’a baktı. Şu ana dek Kilian’a alışmış olması gerekirken, Klaus’un onu böyle yetiştirdiğine inanamıyordu.

 

 

 

Gösterinin bittiğini gören dük, Kilian’ın dikkatini vermesini istedi.

 

 

 

“Bu kadar yeter. Nargoz Kralı öldü, derisini canlı canlı yüzdüler.” Bu sözler Kilian’ın dikkatini çekti ve Klaus’a dönüp “canlı canlı derisini mi yüzdüler? Nargozlular ayaklandılar mı?” diye sordu.

 

 

 

Arkadya İmparatorluğu’ndaki en vahşi idam yöntemlerinden biri olan bu işlem, asi liderlerine uygulanırdı. Ama minik Nargoz nasıl olur da imparatorluğa karşı ayaklanırdı?

 

 

 

“Hayır. Yıllık vergilerini... Üç gün geciktirmişler,” diye yanıt verdi Klaus, Kilian gözlerini şaşkınlık içinde fal taşı gibi açtı.

 

 

 

“Adam dediğin kendisine böyle saygı duydurur işte.”

 

 

 

“Öyle mi düşünüyorsun?”

 

 

 

“İşin içinde daha büyük bir iş yoksa, tam bir aptalmış. Ama bu beni nasıl etkiliyor?” Sakallı adam bir Kilian’a bir Klaus’a baktı, suratını astı ve koltuğuna oturdu.

 

 

 

“Nargoz Prensi benim eski bir dostumdur. Gidip ona Kars’ın desteğinin yanlarında olduğunu söyle. Resmi bir ittifakın temellerini at ve bana orstalph ve zuri satışlarında özel bir anlaşma sağla. Ekibin ve muhafızların seni bekliyor. Geri döndüğünde yakınlarını çağıracağız ve Dra Kökü Seremonisi’ni gerçekleştireceğiz,” dedi Klaus bir mektubu Kilian’a doğru uzatarak.

 

 

 

İçten içe alay ediyordu. Klaus’un yanında uzun süre kaldıktan sonra Kilian, bu görevin gerçek amacını anlamıştı, onun Kars'tan gitmesini istiyordu. Ama uzun zamandır Nargoz’a gitmeyi planladığı için itiraz etmedi.

 

 

 

“Müzakere konusunda bana tam yetki veriyor musun?”

 

 

 

“Kars’ın dezavantajına olmadığı sürece istediğini yapabilirsin.”

 

 

 

“Pekâlâ, emriniz olur Ekselansları,” diye alaycı bir şekilde konuştu Kilian ve Nargoz’a doğru yola çıktı.

 

 

 

“Anlamıyorum. Nargoz üç yıl içerisinde yok olacak. İttifak kurmamızın hiçbir anlamı yok,” dedi sakallı ihtiyar.

 

 

 

“Kral Erik bu konuda uysal olmasına rağmen, Orloth’un Yüksek Hakim’i olduğum için büyük prensler imparatorluk aristokrasi ve benden hoşnut olmayan bazı vasallarımla ittifak kurarak hanemi yıkmak için planlar yapmaya başladılar. Orloth güçleri umurumda değil, ama imparatorluk asilleri ve prenslerine karşı dikkatli olmak lazım. Onları halletmek için birkaç güne ihtiyacım var,” dedi Klaus yüzünde bir tebessümle.

 

 

 

“Zaman gerçekten önemliyse bile, onu uzaklara yollacaksan tüm bu eğitimin ne anlamı var? Geçit asla açılmayacak,” diye iç çekti ihtiyar. Klaus’un yüzündeki tebessüm silindi ve yerini korkunç bir sessizliğe bıraktı.

 

 

 

“En azından senin anlayacağını sanmıştım.” Bu sözlerden ötürü titreyen ihtiyar başını eğdi. Klaus koltuğuna yaslandı ve gözlerini kapattı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-06 22:53:43
İşin içinde bir şey var umarım mc kurbanlık kuzu değildir
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-29 01:41:22
Çeviri ve edit için teșekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-29 01:41:16
Bu herif hiç hayıra alamet șeyler planlamıyor gibi.
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-07-16 18:04:29
Çeviri ve edit için teşekürler elerinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-25 15:09:28
Çeviri ve edit için teşekkürler
LepiFro (1414 puan) Üye
2020-06-20 02:37:01
Ortalık karışacak vaziyet alıyorum. ...
darys045 (56 puan) Üye
2020-06-18 11:01:53
Çeviri ve edit için teşekkürler
Eyisha (198 puan) Üye
2020-06-17 21:16:52
MC tam bir gizem xd
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-06-17 02:29:32
Çok fazla bilinmezlik olacak gibi...
GLUTTONY (47 puan) Üye
2020-06-16 18:41:03
2 yüzlü mcleri severim