Zanaatkâr Teknobaz

24 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
734 Görüntülenme
Bu bölümü 7 Kişi beğendi.
Cilt 1

Geçmiş Yaramazlıklar

Zanaatkâr Teknobaz – 43. Bölüm: Geçmiş Yaramazlıklar

 

“İmkânsız! Klaus, Niklas’ın oğlu olamaz,” diye Kilian’ın hareketini reddetti Jezebel. Geçmiş deneyimlerini öğrendikten sonra, Kilian’ın neden bu kadar tuhaf olduğunu anlamıştı. Ama sık sık bu mantığa katılsa da bu konuda katılamazdı.

 

“Neden olmasın? Niklas von Skoll pek centilmen sayılmaz. Hükümdârlığının ilk yıllarında estirdiği

terör hâlâ aristokrasinin aklında. Onun gibi bir adam Klaus’un var olmasına asla tahammül etmez. Yine de on yıllardır onun büyümesini izliyordu.

 

Bunun yalnızca iki mantıklı açıklaması var. Klaus ya onun soyundan ya da asla zarar veremeyeceği birinin. İkincisi seçeneği seçer miydin?” diye karşılık verdi Kilian. Bu varsayım bir akıllı tahminden başka bir şey olmasa da Arkadya’daki çoğu kişi bu düşünceye varmaya başlıyordu.

 

Niklas’ın kurnazlığı Korkunç İvan’ı bile sollardı. Elli yıl önce Arkadya Prensi ve İlahi Şeref’in Büyük Üstadı’yken tüm toprakların insan ırkının hakkı olduğunu iddia eden Niklas, doğu Arkadya’daki eldar kabilelerine eşi benzeri görülmemiş bir savaş açtı ve “kutsal ırk” adına bir buçuk eldarlıyı katletti.

 

Yedi Büyük Üstat’ın tamamının insan olmayanlara karşı savaş açma hakkı vardı, bunu yapmak için imparatordan izin almalarına bile gerek yoktu. Ancak bu hakkı nadiren kullanırlardı. Hatta Arkadya İmparatorluğu’nun 3000 yıllık tarihinde bu hak yalnızca sekiz kez kullanılmıştı.

 

İnsanlar, eldarlara güvenmese de iki taraf nadiren çatışmaya girerdi. Hatta imparatorluğun ilk yıllarında, insan ırkının büyü sanatı ve teknolojik seviyesi henüz gelişmemişken, eldarlar çok yardımcı olmuşlardır. Bu yüzden imparatorluk onları geçtikten sonra bile geçmişteki imparatorlar her zaman eldarların varlığına tahammül etmişlerdir.

 

Niklas etmemişti. Bir taraftan eldarların katliamını asilleri arındırmak için kullandı öte yandan eldarların kanını kristalleştirip onları muazzam dra kaynaklarına çevirdi ve kadim hazinelerini soydu. Bu katliamdan sonra önceki imparator ortadan kayboldu. Böyle bir adam Klaus’a nasıl tahammül edebilirdi?

 

“Niklas sahip çıkan, kurnaz ve affetmez biri. Hadi diyelim ki Klaus onun piç oğlu. Niklas, kocanın kim olduğu fark etmeksizin anneyi ve çocuğu İmparatorluk Şehri’ne geri getirirdi. Ellediği bir kadının ulaşamayacağı bir yerde olmasına asla ama asla izin vermezdi. Kendi etinden canından birini başkasının yetiştirmesine izin vermek mi? Bu resmen imkânsız,” dedi Jezebel başını şaşkınlık içinde sallayarak. Ama Kilian onun sözlerinden oldukça kafa karıştırıcı bulduğu bir aşinalık seziyordu.

 

“İmparatoru gayet iyi anlıyor gibisin,” dedi Kilian ifadesiz bir ses tonuyla. Sözleri yankılandığında Jezebel bir kaşını kaldırdı, kolunu omzuna koydu ve “Ne oldu yoksa kıskandın mı?” diye fısıldadı.

 

Ne yazık ki Kilian’ın sonraki sözleri bütün beklentilerini paramparça etti.

 

“Ben senin bağlı partnerinim ve şu anda kucağımda oturuyorsun. Zaten keyfim yerine, neden kıskanacakmışım?” diye yanıt verdi. Jezebel gözlerini devirdi, neden böyle bir şey sordum ki diye düşündü.

 

“140 yıl önce götüne dildolar sokardım,” dedi Jezebel omuz silkerek. Bu sefer Kilian şaşkın şaşkın gözlerini kırptı.

 

“Gerçekten mi?”

 

“Çapkın yarimi kandıramam.”

 

“Adam Arkadya İmparatoru, beş milyar kişiye hükmediyor, insan ırkının lideri ve sen adama ne yaptım diyorsun?” Kilian kulaklarına inanamadı. Ama Jezebel’in çok gururlu olduğunu görünce ona inanmaktan başka seçeneği yoktu.

 

“Sanırım şu anki kişiliğinin benim öğretilerimden doğduğu söylenebilir. Acaba ona daha iyi mi davransaydım? Ama çok kendini beğenmişti,” diye devam etti Jezebel. Kilian bu sözleri duyunca daha fazlası varmış gibi hissetmeden edemedi.

 

Ama hiçbir önemi yoktu.

 

“Bu arada Kars Dükü’nün Hükümdar olduktan sonra kendi Büyülü Soyunu yarattığı iyi bilinen bir gerçek. Bu da von Skoll soyundan gelmediğini kanıtlayabilir,” diye ekledi Jezebel. Ama sonra o bile bir terslik olduğunu kabullendi.

 

...

 

Bu esnada Klaus çoktan kalesine dönmüş, çalışmalarının başına oturmuştu. Wilfried sağında duruyordu, şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.

 

“Efendim, aklımı kurcalayan birkaç şey var ve umarım bu konularda beni aydınlatabilirsiniz,” diyerek eğildi Wilfried ve nazik bir ses tonuyla istekte bulundu. Bunu duyan Klaus, buz mavisi gözlerini şu anda incelediği kitabından çekti ve dikkatini Wilfried’e verdi.

 

“Sen nadiren açıklama talep edersin. Pekâlâ. Sor bakalım, canım isterse yanıtlayacağım,” diye sakince cevap verdi Klaus. Yeniden nazikçe eğilen Wilfried devam etti, “Üç ay önce genç efendimizin idamından sonra aniden gücünüzün %70’ini kaybettiniz, orta seviye Hükümdardan düşük seviye Hükümdarlığa gerilediniz. Ancak gerçek sebebini tahmin edemesem de bunun genç efendimizle alakalı olduğunu düşünüyorum.

 

Acaba efendimizin kaderini değiştirmek için bir şeyler mi yaptınız? Yaptıysanız da niye?” diye sordu Wilfried. Zaman varoluş düzlemine göre farklı hızda akardı, bu yüzden Arkadya’da Kilian’ın ölümünün üzerinden çoktan iki ay geçmişti.

 

Klaus’un Kilian’a olan tutkusu her zaman bir gizemdi. Ancak açık olan bir şey vardı, dük kendi Demokles'in Kılıcı’nı yetiştirmek istiyordu. Kilian’ı yetiştirmenin veya geri almanın birçok yolu vrdı, ama Klaus hayatı boyunca ondan nefret edeceği yolu seçmişti.

 

Wilfried bunu bilerek yaptığından emindi ve en başta pek umursamamıştı. Ama yeğeni lekelendiğinden, bütün planları çöpe atılmıştı. O zaman Klaus neden hâlâ ona yardımcı oluyordu?

 

“Güzel soru. Sanırım ikinci sorun da güçlerimi nasıl bu kadar çabuk geri kazandığım üzerine olacak?” Klaus gülümseyerek sordu. Kesinlikle haklıydı. Normalde Klaus’un bile böyle bir kayıptan kurtulması beş yıl sürerdi. Ama iki yıldan kısa bir sürede yalnızca iyileşmekle kalmamış, bambaşka bir seviyeye yükselmişti. Eğer Wilfried onu iyi tanımasaydı, Klaus’un bir çeşit yüksek seviye fehl yaratıkla anlaşma yaptığını düşünürdü.

 

“Sizden de hiçbir şey saklanmıyor efendim,” diye yanıtladı Wilfried.

 

“Pekâlâ, sana yarım bir cevap verebilirim. Kilian’ın mutasyonu planımın bir parçası değildi, ama biraz düşününce doğasını çözdüm: Fehl Gözü.

 

Kadim kayıtlara göre Fehl Gözü’nün yedi şekli var ve bir sürü alt kullanım şekli. İlk şekli Çarpık Göz, kullanıcısının uzayı büküp kontrol edebilmesine yarıyor. Göz’ün kendini koruyacağını bildiğimden onu güçlerimle beslemek için Ateşle Vaftiz Etme’yi bir örtü olarak kullandım, Kilian’ın gerçek ölümden ve reenkarnasyon döngüsünden kaçmasına yardımcı olacak kadar enerji sağladım. Elbette başarıyla geri dönüp dönemeyeceği yine ona bağlı,” diye açıkladı Klaus ve Wilfried kulaklarına inanamadı.

 

“Ama o... Sizi öldürmek istiyor... Kafam çok karıştı. Onun büyümesinin von Karsten hanesine nasıl yararlı olacağını göremiyorum,” diye mırıldandı Wilfried, ama bir saniyeliğine Klaus’un gözlerinde bir tatsızlık gördüğüne yemin edebilirdi.

 

“Arkadya’da benim canımı alabilecek kimse yok.”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-25 23:10:27
Elinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-26 15:56:50
Çeviri ve edit için teşekkürler
murat1habib (33 puan) Üye
2020-06-25 19:54:36
Jezebel imparatorun götüne dildo sokuyor 1080p (bu arada bu seride küfürlü yorum yazabilir miyiz seride çok fazla küfür ve cinsel öğe olduğu için ban yemekten korkuyorum yorum yazarken)
Residenttt (54059 puan) Yönetici
2020-06-25 21:23:21
@murat1habib, üyelere, din, dil, ırk ve serinovel ile ilgili bir şeye etmediğin sürece sıkıntı olmayacaktır bu seri için.
darys045 (56 puan) Üye
2020-06-25 10:54:20
Çeviri ve edit için teşekkürler
Eyisha (198 puan) Üye
2020-06-24 23:22:03
E.s
Kiriyodx (69 puan) Üye
2020-06-24 22:14:18
Bu bizim elemanın nargozdaki bedenine gireceğini düşünmüş olabilir bence fehl dereceyi filan tahmin etmesi imkansız ve aşırı saçma klausu olması gerektiğinden fazla abartmış olur yazar öyle olursa umarım gereksiz abartma şu o.. Çu da hızlıca öldürür bizim elemanın dediği gibi klasu öldürmek basit iş asıl mesele tüm düzlemleri bizim elemanın istediği gibi düzenlemek