Overlord
Re-Estize Krallığı -4
♦ ♦ ♦
Kız
kardeşinin geri döndüğü haberini duyduğunda, İkinci Prens Zanack Valreon Igana
Ryle Vaiself, kardeşini karşımak için odasından çıktı.
Ağabeyi Barbro Andrean
Ield Ryle Vaiself’in nerede olduğu hâlâ bilinmiyordu. Uzun bir zaman geçmiş olduğu
göz önüne alındığında, hayatta kalmış olma şansı oldukça düşüktü. Bu durumda
Zanack, tahtın mirasçısı olmuştu. Bu yüzden, küçük kız kardeşini karşılaması
tamamen yakışıksızdı. Kardeş oldukları zamanlarda rütbeleri arasında net bir
ayrım vardı.
Bizzat
karşılamaya gitmek istemesinin sebebi acil bir şekilde konuşması gereken bir
teklifi olmasıydı. Zanack bunun için istekli değildi, ancak en yakın sırdaşını
kaybetmişti. Bu yüzden gidecek kimsesi yoktu.
Bir
süre sonra kız kardeşi geldi.
Saf
beyaz zırhıyla beraber Climb, kardeşinin yanındaydı. Renner nereye giderse
gitsin çoğunlukla Climb da yanında olurdu. Bu anormal bir şey değildi.
Renner'ın
sokaklardan çekip çıkarttığı fakir çocuk Climb.
Geçmişte,
kardeşinin onu sırf bir anlık şevk ile yanına aldığını düşünüyordu. Ancak
Renner'ın garip kişiliğini ve eşsiz aklını anlamaya başladıktan sonra, Zanack
bunun için bir sebebi olabileceğini düşünmeye başladı.
Ve
sonra, Jaldabaoth Kraliyet Başkenti'ne saldırdıktan ve Büyücü Kral büyük
katliamını yaptıktan sonra, yavaş yavaş eylemlerinin ardındaki anlamı anlamaya
başlamıştı.
Bu
şehirde Climb'dan daha güçlü olan çok az savaşçı vardı. Gazef'in seçtiği
savaşçı grubunun erkekleri arasında bile, Climb'dan daha güçlü olanların sayısı
bir elin parmaklarını geçmezdi.
Buna
ek olarak, Climb'ın, onunla ile birlikte gelmiş olan Brain Unglaus adındaki
adamın yanı sıra, “Mavi Gül” adlı adamantit seviyede maceracı grubun lideri
Lakyus ile yakın dostluğu da vardı. Hiç şüphe yok ki, küçük kız kardeşi artık
Kraliyet Başkenti'nde en fazla fiziksel güce sahip kişiydi.
Cidden
de onu askeri güçle devirmek için gerçekten komplo kurmuyor muydu?
Zanack
bundan şüphelenmekte oldukça haklıydı.
Renner
böyle yöntemlere kolay kolay başvurmasa da yine de önlem alması gerekiyordu. Bu
sebepten dolayı Zanack gizliden gizlice orichalcum ve mithril seviye
maceracılarla bağlantı kurmaya başlamıştı.
Zanack,
ağabeyine içinden teşekkür etti.
Bu
meselelerde bu kadar çok çalışabilmesinin nedeni, erkek kardeşinin kaybolması
ve tahtını terk etmesiydi. Bir başka büyük sebep ise kardeşinin parasının şimdi
kendisine gitmesiydi.
Bununla
birlikte Veliaht Prens Barbro'nun cesedinin henüz bulunamamış olması, kalbinde
bir rahatsızlığa sebep oluyordu. Büyücü Kral tarafından esir alınmış yahut
yaralı bir şekilde bir köyde iyileşmeyi bekliyorsa bu oldukça can sıkıcı bir
durum olurdu.
"Cidden
de... Son anına kadar başıma bela olacak resmen.” Zanack, kendi maiyetinin onu
duymayacağı kadar sessiz bir şekilde mırıldandı.
Pozisyonunu
sağlama almadan önce soylular arasında bir karışıklık çıkartmaktan kaçınmak
zorundaydı.
Şu
anda, Zanack'in arkası hala çok sağlam değildi.
Krallığı
yeniden canlandırmak için ona katılmış olan Marki Raeven, Zanack'ten elini
ayağını çekerek kendi topraklarına geri dönmüştü. Kendi himayesi altındaki çok
kişiyi kaybettiği için elden bir şey gelmezdi. Ancak o zamanki tavırları resmen
bir daha geri dönmeyeceğini belli eder durumdaydı.
Bunun
bir sebebi de orichalcum seviyesindeki maceracı takımının ve Raeven'ın bir
hazine olarak gördüğü o sonradan görme köylü adamın ölümüydü.
Zanack,
yüreğinde hafif bir ağrı hissediyordu. Kız kardeşiyle bu meseleyi tartışmak o
acıyı dindirebilir miydi?
Geçtiğimiz
birkaç hafta boyunca belli bir sorun yüzünden acı çekiyordu.
Bu mesele...
Büyücü Kral'a haraç verip vermeyeceğiydi. Eğer verirse, bu haracı ülke
kurmasının bir hediyesi olarak mı göndermeliydi? Yoksa başka bir sebep mi
sunmalıydı
Mevcut
durumlara baktığında hediye vermek yanlış bir seçim olurdu. Neden biri kendi bölgesini
almış ve üzerine bir ulus kurmuş birine hediye yollasın ki? Civardaki ülkeler
bu hareketi kesinlikle bir derebeylik sistemi olarak algılayacaktır. Bu yüzden
Büyü Krallığı ile iyi antlaşmalar yapmak oldukça kritikti.
Büyü
Krallığı'nın savaş gücü hala belirsizliğini korusa da Büyü Kralı'nın tek başına
bir ülkeyi yok edebileceği bilinen bir gerçekti.
Ne
olursa olsun, o adamın gözünün bir kez daha Krallık'a dönme olasılığını ortadan
kaldırmak zorundaydı.
Bu
yüzden bir hediye göndermesi gerekiyordu. Diğer ülkeler bunu bir sadakat sunma
işareti olarak görecek olsa bile Zanack başka çaresi olmadığını hissediyordu.
Ne olursa olsun, mümkün olduğu kadar çok zaman kazanmalıydı.
Ancak
soylular bunu asla kabul etmeyeceklerdi. Asıl sıkıntı da buydu.
Büyücü
Kral'ın gücü herkesçe biliniyordu. Bununla birlikte, bu güç karşısında bile,
Krallık'ın gelecekteki yöneticisinden (Zanack) bir teslim olma tutumunu kabul
etmelerinin hiçbir yolu yoktu.
Soylular
muazzam kayıplar yaşamışlardı, bu yüzden sinirlerini çıkaracak günah keçileri
arıyorlardı.
Sırdaşı
Gazef Stronoff'I kaybeden Kral III. Ranpossa keder ve umutsuzluğa kapılmış ve
aşırı bir zihinsel sıkıntıya düşmüştü. Kral'ı bu üzgün durumda görmek
soyluların öfkesini bir nebzeye kadar dindirmiş olsa da Krallarına karşı, belki
de tüm kraliyet ailesine karşı olan öfkeleri kolay kolay dinmeyecekti.
Eğer o herif hala buradalarda olsa büyük
ihtimalle aklına iyi bir fikir gelirdi.
Mümkün
olsaydı, bu çözümü kendisi bulmak isterdi. Ancak, zamanı dardı ve yakında
harekete geçmek için bir plana ihtiyacı vardı.
Zanack,
botlarını yüksek sesle yere çarptı ve durdu.
Renner
sese tepki gösterdi ve ona bakmak için döndü. Sonra yönünü değiştirdi ve
Zanack'e doğru yöneldi. Böylece Zanack'in, üst rütbeden biri olarak onuru
bozulmadı.
Kısa
süre sonra kız kardeşi önünde duruyordu. Ancak ilk konuşan kişi Zanack olmadı.
Bunun gibi anlar çok hassastı. Üstün olan kişinin kim olduğunu daha çok insanın
kafasına sokması gerekiyordu.
“Döndüm
Onii-sama.”
“Hoş
geldin kardeşim.”
Renner'in
saygılı selamına Zanack, eşit cömertlikle karşılık verdi. Gözünün köşesinde
Climb'ın da selam verdiğini gördü, ancak sıradan bir askerin selamına karşılık
vermesine gerek yoktu.
“Birlikte
yürüyelim."
“Benim
için zevktir, Onii-sama.”
Zanack
ve Renner, yan yana yürümeye başladı. Zanack çenesini kaldırdı, bu sayede
heyetine mesafelerini korumaları gerektiğini belirtmiş oldu. Eğer ona bakmış
olsaydı, Renner'ın Climb'a daha uzak durmasını işaret ettiğini görürdü.
“Onii-sama,
oldukça endişeli görünüyorsun. Ne oldu?"
Renner
sorusunu sorarken nazikçe gülümsedi.
"Büyü
Krallığı bir elçi mi gönderdi yoksa?"
Zanack göğsüne çarpan
kalbini rahatlıkla duyabiliyordu. Kendisinin ne yapacağına çok fazla
odaklanmıştı ve kontak kuran ilk tarafın karşı taraf olabileceği ihtimalini
tamamen unutmuştu.
Bir başka deyişle
Renner, karşı tarafın harekete geçmesi gerektiğini düşünüyordu.
Zanack bunu kafasına not
aldı ve kafasını salladı.
"Öyle bir şey
değil."
“Yani, başka bir
nedenden dolayı mı beni görmeye geldin?”
"Ahh. Haraç
sorununu düşünüyordum.”
“Bence, temsilcileri
geldiğinde, şu anda hayal ettiğiniz şeyden iki kat fazlasını sunmanız en iyisi
olacaktır, Onii-sama. Bunların yarısı, bütün bu yolu geldikleri için bir
teşekkür göstergesi, diğer yarısı ise - bunu söylemeye gerek yok sanırım.”
Zanack bir şey demedi,
ancak Renner'ın önerisini dikkatle düşündü.
Bu gerçekten de güzel
bir hamleydi.
Şüphesiz soyluların
hiçbiri evlerine gelen bir konuk için bir hediye sunmaya itiraz etmezdi. Bunun
altında başka bir sebep olsa bile.
Renner'ın, kendisini
uzun zamandır rahatsız eden bir problemi anında çözmesi, bir kez daha Zanack'in
kalbine korku salmıştı. Ayrıca, Renner güçlü astlara sahip olduğu sürece,
suikast bile ona karşı etkili olmazdı. Bu durumda, tek seçeneği onu
yatıştırmayı denemekti.
“..."Kral olduğumda sana sınırda toprak vereceğim. Yaşamına orada devam edeceksin.”

