Overlord
Baharuth İmparatorluğu -11
"Saygısızlığımı
mazur görün lütfen... O zaman siz majestelerinin ne tür bir namevt olduğunu
sorabilir miyim? Tabii ki bu sizi gücendirmiyorsa."
“Ben
bir Overlord'um. Onları daha önce duydun mu?”
"En
derin özürlerimi sunuyorum, fakat hayır duymadım. Çalışmalarım onları
kapsamıyordu, o yüzden çok bir şey bildiğim söylenemez."
Eh,
beklenen de buydu zaten, diye
düşündü. Ainz.
YGGDRASIL'de
Overlord familyasına dahil olan birkaç canavar vardı: Bilge Overlord büyülerde
ustaydı, Zaman Efendisi Overlord zamanla ilgili özel yetenekleri
kullanabilirdi, General Overlord ise namevt ve diğer tarzda şeylerin ordularını
yönetmekte ustaydı. Bunların en zayıfı bile en az seviye 80 idi.
Bu
dünyanın güç dengesini ve birinin güçlü sayılabilmesi için gereken gücü az çok
kavramıştı. Bu sebepten dolayı, Overlord gibi bir namevtin ortaya çıkması çok
büyük bir kargaşaya sebep olurdu. Bunun genel sebebi namevtlerin
yaşlanmamasıydı, bu yüzden sonsuza kadar -ya da birileri onları yenene kadar-
bu topraklarda hüküm sürebilirlerdi.
Başka
bir deyişle böyle bir şey olmadığına göre burada Overlordlar olmadığı da
aşikardı.
"Öyle
mi? Eh, ben de tam bu türden bilgileri toplaması için maceracıları alıp
dünyanın bilinmeyen yerlerine göndermek niyetindeyim. Benim türümden başkaları
etrafta dolanıp yaşayanlar için nefret beslerler ise hiç hoş olmayan şeyler
olur. Anladınız mı?"
Ainzach'ın
gözleri genişledi ve başını salladı.
"Dediğiniz
gibi. Şimdi maceracıların gerçek doğasını iyice anlıyorum.”
"Evet.
Beni namevtler arasında bir istisna olarak görebilirsin. İnsanlığın değerini
anlıyorum, bu yüzden anlamsız katliamlar falan yapmayacağım. Ancak diğer
Overlordlar benimle aynı şekilde düşünmeyebilir, haksız mıyım?"
"Gerçekten
öyle mi?"
"Bunu
yakında göreceğiz. Tek istisna ben miyim yoksa benim türüm komple mi istisna
cidden bilmiyorum. Ancak olabilecek en kötü senaryoyu varsaymalı ve ona göre
hazırlık yapmalıyız."
“..."Dediğiniz
gibi, majesteleri. Bunu kafama kazıyacağım."
Ainzach
kafasıyla onayladı.
Eğer
birisinin görünüp yenildiğine dair bir iz olsaydı Shalltear'ın beyninin
yıkanması olayıyla da bir ilgisi olabilirdi. Hayır, Shalltear'a yapılan şey ile
bir Overlord üstünde hakimiyet kuramazlardı.
“O
zaman toplantı için gidip randevu alacağım.”
"Teşekkür
ederim."
Ainzach
vagondan indi. Ainz, Ainzach'ın inişini izledikten sonra maskesini çıkarttı ve
taktı. E-Rantel'de, çıplak yüzüyle etrafta dolaşabilirdi ancak burası
İmparatorluk Başkenti idi, ayrıca sınırı da yasa dışı bir biçimde geçmişti. Bu
yüzden gerçek yüzünü saklaması en iyisi olacaktı. Giydiği cübbe de öyle çok
şaşalı bir şey değildi.
Her
ne kadar kişisel ekipmanlarının seviyesi bir sınıf aşağı inmiş olsa da elden
bir şey gelmezdi. Sonuçta Ainz'in sadece tek bir tane ilahi seviye cübbe seti
vardı. Her ne kadar arkadaşlarından kalma şeyler olsa da arkadaşlarının
bıraktığı zırhlar, silahlarından çok daha fazla özelleştirilmişti. Bu sebeple
onların giyememesinden ziyade, asıl güçlerini açığa çıkaramıyor ve fayda
sağlayamıyordu. Durum böyle olunca, Ainz'in yapabileceği en iyi şey kendi
yaptığı eşyaları giymekti. Her ne kadar daha güçsüz olsalar da.
Eşyalarını
değiştirdikten sonra vagonun kapısında bir tıklama duyuldu ve bu tıklamayı da
Ainzach'ın sesi izledi.
Beş
dakikadan kısa bir süre geçmiş gibi görünüyordu.
"En
derinden özürlerimi sunuyorum, Majesteleri."
"Ne oldu?
"Üzgünüm
fakat bugünün uygun olmadığını söylemek zorundayım. Diğer taraf yarın tekrar
gelmemizi umuyor. Ancak majestelerinin sözlerini zorla da olsa onlara
iletebileceğimizi düşünüyorum. Ne yapalım?"
“Buna
gerek yok.”
Birisini
yoğun olduğu bir süre zarfında beklenmeyen bir toplantıya zorlamak hiç uygun
olmazdı. Hatta tam tersine, olaya iş odaklı baktığı zaman, davetsiz bir halde
geldiği halde kovalanmak yerine başka bir zaman için görüşme sözü verilmiş
olması bile büyük bir başarı sayılırdı.
“O
zaman, yarın tekrar geleceğiz. Şansımıza son zamanlarda oldukça boş zamanımız
var... Sorun ne?"
Ainz,
Ainzach'ın ona baktığını fark etti ve nedenini sordu.
"Hayır,
bir şey yok." Majestelerinin gerçekten cömert bir insan olduğunu
hissettim… Ne de olsa soyluların çoğu tüccarlara yukarıdan bakar..."
"Toplantı
için ısrar edeceğimi mi düşündün?"
Ainz'im
hemen cevap vermemiş olması onu böyle düşünmeye itmiş olmalıydı.
Bir
hükümdarın gözüyle baktığın zaman yapılması gereken bu mu acaba? diye merak etti Ainz. Bunu düşünmek için biraz
fazla gecikmiş gibi görünmesine rağmen, Ainz Ooal Gown bir kraldı. Eğer bir
hükümdarın yapması gereken buysa, o zaman Suzuki Satoru'ya garip gelse bile,
bunu yapmak zorundaydı.
"İlk
defa insanların mevkilerinde bir şeyler yapıyorum. Uygun değilse eğer böyle
yapmamalı mıyım?"
Ainzach'ın
yüzünde tekrar rahatsız bir bakış ortaya çıktı:
“Emin
değilim Majesteleri. Daha önce hiçbir kral ile tanışmadım, o yüzden doğru mu
değil mi bir şey söylemem güç. Ancak kişisel olarak konuşursam, sizin görüş
tarzınızı tercih ederim. Ama yine de yüksek mevkideki soylular zorla toplantı
yaptırmayı daha uygun görebilir."
“İnsan
toplumu çok karmaşık.”
Bir
sebepten dolayı, Ainz mırıldandıktan sonra Ainzach sıcakkanlı bir biçimde ona
gülümsemişti.
"Dediğiniz
gibi olabilir. Gerçekten de çok karmaşık şeyler var.”
Kıkırdamaları
vagonu doldurdu.
Ainz,
kimsenin göremeyeceği sağ yumruğunu sıktı. Ainzach artık çok da korunaklı
durmuyordu. Bundan emindi.
“―Öyleyse
onlara yarın da geleceğimi söyledin mi?”
"Hayır,
söylemedim. İlk önce ne düşündüğünüzü duymak istedim majesteleri. Yoksa sizin
isminizi kullanarak karar verme iznim var mı?"
“..."Yaygara
çıkaracak tipte kişiler olmadığı sürece sorun yok. Senin arkadaşın
olduklarından takdir senin."
"Anlaşıldı. O
zaman şimdilik sırrı açığa vurmayacağım."
Zaman ve mekân gibi
yerleri tartıştıktan sonra Ainzach tekrardan vagondan indi.
Ainz onu sürekli koşuşturmaktan
dolayı kendini suçlu hissetti. Her ne kadar bu dünyada yaş büyüklüğünün bir
önemi olmadığını bilse de Suzuki Satoru çalışan bir adamdı ve kendinden büyük
birine emir vermek onu rahatsız ediyordu.
Şimdi insanların
astlarının kendinden büyük olmasını neden sevmediğini anlıyorum.
Tamamen farklı
şirketten birisi olsaydı ona emir vermekte bir problem yaşayacağını sanmıyordu.
Örnek olarak, Ainzach İmparatorluk'tan olsaydı hiç sorun yaşamadan ona emir
verebilirdi. Şu anda ise Ainz'in bunu yapamamasının sebebi Ainzach'ı
astlarından biri olarak görmesinden kaynaklanıyordu.
Onu uygun şekilde
ödüllendirmem gerek. Nazarick'tekiler her ne kadar ödeme istemese de onlar
oldukça istisnalar. Eğer ödüllendirmeyi unutursam beni korkunç bir hükümdar
olarak görürler. Kara yürekli ve acıması bir patron olamam.
Ainz, Herohero'nun
sesi ile içinden ona yemin etti.
Her ne kadar,
Ainzach'ı ödüllendirmek söz konusu olsa da… bir kral olarak ona ne kadar ödeme
yapmalıyım? Mithril seviyeli bir maceracının alacağı ücret kadar mı? Hayır, bir
de görev ödeneği olmalı… bunun üzerine bir başka% 5 daha mı vermeliyim? Ne
kadarının uygun olabileceğini sorabileceğim kimse yok mu yahu?
Bunu Demiurge veya
Albedo ile tartışabilirdi ancak o ikisinin de ne kadar bir ücretin uygun olacağını
bilip bilmediklerinden emin değildi. “Sana hizmet etmekten mutlu olmalı,
Ainz-sama” diye bir şekilde cevap vereceklerinden emindi.
Beklenildiği gibi…
Bilge bir insan bulmam gerekiyor. Fluder büyüye dair ilimler konusunda çok emin
olduğunu söylemişti, ama diğer hususlar hakkında pek bir fikri yok.
