Overlord

30 Aralık 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2669 Görüntülenme
Bu bölümü 39 Kişi beğendi.
Cilt 11

Bilinmeyen Topraklara Hazırlık -3

Kararlaştırdıkları vakit gelip çattığında, Ainz, ana salonda bir büyü portalının, [Geçit], oluştuğunu hissetti.

 

Her ne kadar binayı çevreleyen büyü bariyerini kaldırmış olsa da [Geçit] kullanan kişi hemen ortaya çıkmadı. Bunun sebebi Ainz’in yaptığı [Işınlanma Geciktirme] büyüsü idi.  Bu, Shalltear ile savaşırken kullandığı büyünün aynısıydı.

 

[Işınlanma Geciktirme] büyüsü, kullanan kişinin çevresine yapılan ışınlanma büyülerini geçici olarka engelleyerek kullanan kişiye birkaç saniyelik zaman kazandırıyordu. Kullanıcı da duruma göre kaçabilir ya da bir saldırı hazırlayabilirdi. Buna ek olarak bu büyü, yakınlara tam olarak kaç kişinin geleceğini de bildiriyordu.

 

Bu sebepten ötürü, Ainz şu an buraya sadece bir kişi geldiğini biliyordu.

 

Entoma büyük ihtimalle buraya Shalltear ile gelmeyecekti, ancak yakında o da varırdı.

 

[Işınlanma Geciktirme], bir ışınlanmayı sadece geciktiriyordu. Tamamen iptal edemezdi. Bu yüzden, birkaç saniye sonra [Işınlanma Geciktirme]’nin alanında kara bir yarı küre belirdi.

 

Kısa süre sonra da bir kertenkeleadam kafasını çıkarttı.

 

Adam, -erkek olmalıydı değil mi? - etrafına bakınırken bakışları, büyük salonun ortasındaki basit tahtında oturan Ainz’e kaydı.

 

“Majes... Majesteleri, Ainz Ooal Gown. Bu hizmetkarınızın kabalığını affedin.”

 

Ainz, kertenkeleadamın akıcı konuşmasını duyunca hayretler içinde kaldı. Her ne kadar Zaryusu kendi kabilesinden daha üstün olsa da bu kertenkeleadamın diksiyonu oldukça akıcı ve doğaldı.

 

Bu Cocytus’un eğitiminin sonucu mu?

 

Bu soru zihninde yankılansa da ondan önce yapması gereken başka bir şey daha vardı.

 

Ainz’in [Işınlanma Geciktirme] büyüsü çoktan ona bir kişinin geleceğini bildirmişti. Aşka kimsenin gelmeyeceğinden emin olduktan sonra yanında duran Ölüm Şövalyesi’ne büyülü eşyayı tekrar aktive etmesini söyledi. Ölüm Şövalyesi anladığını belirterek kafa salladı ve ilerleyerek uzaklaştı. Ardından Ainz bakışlarını, diz çökmüş kertenkeleadama çevirdi.

 

Aynı anda, Ainz’in yanında duran Decrement mükemmel bir zamanlama ile söze girdi.

 

“Kertenkeleadam, görüşmen için izin verildi.”

 

Bu tutumu, Ainz’in kıyafetlerini seçerkenki halinden oldukça farklıydı.

 

Soğuk bir prenses havası taşıyordu.

 

Normal şartlar altında çoğu kişi, sarayda çalışan bir hizmetçinin ona böyle bir şekilde davranmasına sinirlenirdi. Aynı zamanda, koca hükümdara sadece basit bir hizmetçi tarafından eşlik edildiğini görünce içten içe gülebilirdi. Aynı zamanda, böyle bir iş için bir hizmetçi kullanacak kadar az iş gücüne sahip olan Büyü Krallığı’na acıyadabilirlerdi.

 

Ancak Cocytus tarafından eğitilmiş kertenkeleadam, buradaki herhangi bir NPC’nin onun üstüne olduğunun tamamen farkındaydı. Bu yüzden de Decrement’ın tavrını sorgulamadı.

 

Ah, ne karın ağrısı. Neden bu saçmalıkları bırakıp düzgünce konuşmuyorsunuz? Eh, ne demişler: Roma’dayken Romalı gibi davran.

 

Ainz Ooal Gown, iş adamı Suzuki Satoru halinden kalma bu davranış yüzünden sıkıntı çekse de elden bir şey gelmezdi.

 

Kertenkeleadam, Ainz’in içindeki karmaşadan bihaber olarak ayağa kalktı. İşin aslı, Ainz bir kertenkeleadam ile bir diğer kertenkeleadam arasındaki farkı söyleyemezdi. Eğer pullarının renkleri farklı olsaydı, ya da çok dikkat çekici özellikleri olsaydı bu mümkün olabilirdi, ancak bir kertenkeleadamı bir diğerinden nasıl ayıracağı hakkında bir fikri yoktu.

 

Öyle ya da böyle, Ainz, Decrement’den, kertenkeleadamın kendisini tanıtmasını istedi.

 

“Ainz-sama. İsminizi bahşetmenizi istiyor.”

 

“Anlaşıldı! Cömertliğiniz için teşekkür ediyorum! Ben, Jilet Kuyruk kabilesinin eski klan şefi Kyuku Zuzu!”

 

Ainz bu ismi daha önce hiç duymamıştı.

 

Bu cahilliğini belirtmeli miydi yoksa biliyormuş gibi mi davranmalıydı? Ainz bunlardan ikisini de seçmedi ve üçüncü bir şık olarak, kafa salladı ve konuşmanın akışını devam ettirdi. Sonuçta Cocytus, geçmiş raporda bundan bahsetmiş olabilirdi.

 

Ardından Ainz, Decrement’a, kertenkeleadama neden buraya geldiğini sormasını söyledi.

 

Ne karın ağrısı!

 

Bir astıyla, daha doğrusu bir uşağı ile konuşurken işler böyle yürüyordu.

 

İnsanların Büyü Krallığı’na yukarıdan bakmasından endişelenmesem bu saçmalıkların hemen geçilmesini önerirdim.

 

Ainz içten içe ofladı ve Decrement da emri kertenkeleadama iletti.

 

“Ainz-sama onunla görüşme isteğinizi söylemenizi istiyor.”

 

“Anlaşıldı! Köyümüzün lideri ve gölün efendisi Cocytus-sama, Nazarick'in Yüce Yeraltı Mezarı’nın hükümdarı, Yüce Overlord, Büyücü Kral Ainz Ooal Gown’a bir şey sunmak istiyor.

 

Ainz, kertenkeleadamın bu kadar çok unvanı saymasına şaşırsa da bunu yüzüne vurmadı. Onun yerine kafasını, kertenkeleadamın uzattığı bir tomarı almak için öne atılan Decrement’a doğru eğdi. Ardından Decrement’ın geri dönmesini bekledi ve tomarı alarak okudu.

 

Cocytus’un yazılarıyla kaplıydı. O kadar çok kayıtlı sayı vardı ki şu an hepsini burada okumak oldukça uzun sürerdi.

 

O yüzden de Ainz tomarı geri rulo haline getirdi ve yakınlarda duran Ölüm Şövalyesi’ne verdi. Ardından kertenkeleadama bizzat seslendi.

 

“İyi iş çıkarttın.”

 

“Teşekkürler!”

 

Ainz’in diyebileceği tek şey bu olsa da konuşmayı burada bitirmek istemiyordu.

 

Ainz tahtından kalktı ve kertenkeleadama hitap etti.

 

“Pekala, sana bir soru soracağım. Büyücü Kral olarak değil, Cocytus’un efendisi olarak. Sonuçta kişilerin tebaaları ile direkt konuşmasının ortak anlayışı derinleştirdiği söylenir.”

 

Kertenkeleadamın suratında belli belirsiz bir kafa karışıklığı belirdi. Bunun sebebi, böyle direkt olarak sorulan sorularla nasıl başa çıkacağını bilmemesiydi. En azından kertenkeleadamın okuması zor suratına rağmen böyle olduğunu düşündü Ainz.

 

“Rahat ol. Bu resmi bir görüşme değil. Burayı terk ettikten sonra buradaki olayların hiçbiri kimsenin zihninde ya da hatıralarında kalmayacak. Ben de seni sırf konuşmanda saygı eksikliği gösterdiğin için kınamayacağım.

 

Bu sözler, önündeki kertenkeleadama söylendiği kadar Decrement ve Ölüm Şövalyesi’ne de söylenmişti.

 

“Pekala, Zaryusu nasıl? Son zamanlarda Nazarick'in Yüce Yeraltı Mezarı’nda kaldığını duydum.”

 

“Aynen öyle! Majesteleri’nin zarifliği sayesinde durumu oldukça iyi. Sağlıklı bir çocuğun babalığını yapıyor ve karısıyla olan ilişkisi de tek kelimeyle harika.”

 

“Oh, demek öyle! Çocuğu doğmak üzere olduğu için dönmesine izin vermiştim, demek doğmuş bile. Anladım, anladım. Eh, mutlu çiftimizin iyi geçinmesi oldukça iyi bir haber.”

 

Ainz Ooal Gown loncasında evli kişiler de vardı. Ainz onları hatırlamadan edemedi. “Karım huysuzlanıyor,” lafı, kişilerin direkt oyundan çıkış yapmasını sağlayan bir büyülü söze dönüşmüştü ve kimse onları bunun için suçlayamıyordu da.

 

Geçmişi hatırlayınca gülümseyen Ainz -her ne kadar ifadesi değişmese de- soru sormaya devam etti.

 

“Çocuk da beyaz mı?”

 

Zaryusu’nun karısı beyaz bir kertenkeleadam idi. Kertenkeleadamlar arasında çok nadir bir tür olmasından dolayı Ainz’in koleksiyoncu ruhunu körüklemiş ve onda büyük bir etki bırakmıştı.

 

“Evet, Majesteleri. Tıpkı Majestelerinin tahmin ettiği gibi. Kimin soyunu miras alırsa alsın çok üstün biri olacağı kesin olsa da soy olarak annesine çekmiş gibi görünüyor. Pulları kar beyazı.”

 

“Oh, demek yumurtadan çıkan sadece...”

 

Ainz, “bir yavru var,” demeden önce ağzını kapadı. Onlara bir birey gibi hitap etmek büyük ihtimalle çok daha ihtiyatlı bir davranış olurdu. Rahatsızlıklarını belli etmeseler bile bu, Ainz’in hata yapmadığı anlamına gelmezdi. Eğer yanlış sözcükler seçmesi Cocytus’un yönetiminde problemlere sebep olursa Ainz nasıl özür dileyeceğini bilemezdi.

 

“...Sadece bir çocuk var?”

 

“Evet, Majesteleri. Sadece bir tane.”

 

“Oh... Anladım. Demek sadece bir çocuk.”

 

Çok fazla yavrulayan sürüngenlerden farklı olmalılardı. Yine de iyi bir ilişkileri olduğu sürece, gelecekte daha fazla çocukları dad olabilirdi.

 

Ainz, koleksiyoncu kanının kaynadığını hissetti. Bir tanesiyle oynayıp oynayamayacağını sormak istiyordu ancak bir çocuğu ailesinden koparmak oldukça kötü bir davranış olurdu.

 

Ancak kertenkeleadamların uzun yolculuklara çıkmadan önce kendilerini kızgın demirle dağlama gelenekleri olduğunu duymuştu. Eğer Zaryusu’nun çocuğu bu yolu seçerse bir maceracı olarak onu eğitebilirdi.

 

Ainz’in öngördüğü Maceracılar Loncası birçok ırktan oluşan bir organizasyon idi. Eğer nadir bir kertenkeleadam da loncada bulunursa reklam için güzel olabilirdi. Tıpkı okullara giden idoller gibi.

 

“Anne ve çocuk nasıl? İyi besleniyorlar mı?”

 

“Evet, Majesteleri. Nezaketiniz sağ olsun. Anne de çocuk da oldukça iyi sıhhatteler, ve çocuk da oldukça olağanüstü canlı birisi olacak gibi duruyor.”

 

“Ah, demek öyle. Bu kesinlikle bir kutlamaya hak eden bir şey. O zaman, müthiş geleceği olan bu çocuğun doğumunu kutlamam için bir hediye vermeme izin ver. Ancak kertenkeleadam kültüründe doğumda verilen hediyelere çok hakim değilim. Fikrini paylaş benimle. Nasıl bir hediye güzel olur?”

 

Balık vermek, ya da doğum günü pastası yerine geçebilecek şeyler oldukça sıkıcı olurdu. Daha somut ve kalıcı şeyler vermeyi tercih ederdi.

 

“Anladım. Her ne kadar benim kabilem doğumda verilen hediyelere çok aşina olmasa da... Zaryusu hediye olarak silah ve zırh alırsa oldukça memnun olacaktır.”

 

“Savaş ekipmanı demek... Umu.”

 

Mümkün olsaydı, karısını da memnun edecek bir hediye vermek isterdi, ancak zırh da kocasının hayatını koruyacağı için dolaylı yoldan onu mutlu edeceğini söylemek de yanlış olmazdı.

 

Tam o sırada, Kyuku ürkekçe konuştu.

 

“Hizmetkarınız olarak bir soru sorma cüretini gösterebilir miyim, Majesteleri?”

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-11 10:32:45
Çeviri edit için teşekkürler
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-25 10:54:51
Hmmmmmmmmmm......
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-08 11:00:57
Çeviri için teşekkürler
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-25 22:34:11
Elinize sağlık
shypax (132 puan) Üye
2020-10-22 20:38:12
Bölüm için teşekkürler
blade (3267 puan) Üye
2020-10-11 07:01:30
Çeviri ve edit için teşekkürler
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-08 18:58:23
Ne yalan söyleyeyim 2. sezondan ne kadar hoşlanmasam da yine de güzel dövüşler ve diyaloglar geçtiği için az biraz hoşuma gitmişti. Şimdi ise ne kadar gerekli olduğunu anlıyorum.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-06 14:08:42
Emeğiniz için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 16:48:22
teşekkürler
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-19 20:22:49
Acep ne?
Vampire (369 puan) Üye
2019-10-08 15:02:52
Bakalım neler olacak
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-09-23 00:10:19
Araya kwndini sıkıştırıp bişey ister mi axaba :)
ViJinix (1266 puan) Üye
2019-03-27 17:25:35
Sormayanın çocugu olmasın
Devilman (2387 puan) Üye
2019-01-04 23:56:55
Sor emmi oğlu sor
Syke (3572 puan) Üye
2018-12-31 13:46:09
Guzel bölümdü
bust3d (3373 puan) Üye
2018-12-31 12:52:15
Çeviri için teşekkürler.