Overlord

06 Ocak 2019
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2365 Görüntülenme
Bu bölümü 31 Kişi beğendi.
Cilt 11

Cüce Topraklarının Peşinde -4

Mağaranın içinde hiç ışık yoktu ve çok geçmeden zifiri karanlıkta kaldılar. Ancak gece görüşüne sahip Ainz için bu bir problem teşkil etmiyordu. Shalltear, Aura, diğer namevtler ve büyülü yaratıklar da bu özelliğe sahipti. Bu seviyede, sıradan bir karanlık onlara dezavantaj sağlamazdı.



Ancak diğer yandan Zenberu, bir namevt tarafından, bir prenses edasıyla taşınıyordu.



Etraftaki sarkıtların ve dikitlerin temizlendiği ve yürünmek için yolun düzleştirildiği gerçeği göz önüne alınırsa buranın bir cüce şehri olduğu su götürmez bir gerçekti.



Hanzolar onlara yolu gösterdi. Yolları üstünde ayrılan birçok yol vardı ve onlara rehberlik eden Hanzolara göre o yolların hepsi çıkmaza çıkıyordu. Büyük ihtimalle bunlar, istenmeyen ziyaretçileri oyalayıp zaman kazanmak ya da bir karşı saldırı gerçekleştirmek için yapılmıştı.



Bu şartlar altında Ainz’in kullanabileceği büyüler vardı fakat Hanzolar böyle yeteneklerden yoksundu. Tüm bu yolları ve patikaları inceledikleri düşünülünce Hanzolarının işinin neden bu kadar uzun sürdüğü anlaşılırdı.



Bunu düşündüğü sırada Hanzolardan birisi yüzünü ona döndü.



“Ainz-sama, yerleşim bölgesine gelmek üzereyiz.”



“Cidden mi? ...İleride puslu bir ışık var, Hanzo. Burada hiç cüce olmadığını söylememiş miydin?”



“Evet, yoklar. Işık kristal bir mineralden yayılıyor.”



Önlerinde engin bir açık alan yayıldı.



Işığın kaynağına baktığı zaman, tavanı desteleyen birkaç sağlam sütun gördü. Kristalimsi bu objeler tavandan çıkıyor ve Hanzoların bahsettiği ışığı yayıyordu.



Ainz’in görebildiği kadarıyla bundan başka bir ışık kaynağı -en azından insan yapımı- yoktu.



Hanzoların bahsettiği gibi bu bölge bir yerleşkeye benziyordu. Genelde iki katlı, uzun ve yavan bina sıralarıyla burası kesinlikle bir şehre benziyordu.



Belki de inşa eden kişiler kısa diyedir, fakat yapıların hepsi insanların inşa ettiği yapılardan oldukça kısaydı. Yine de Ainz’den uzunlardı ve görüşü binalar tarafından engellenmişken şehrin ne kadar büyük olduğunu söyleyemezdi. Ancak bu çokça sayıdaki binaları saymak anlamsız bir uğraştı.



“Hmm...”



Ainz şehri incelerken kalbindeki umut alevi, sanki kalbine buz gibi bir su dökülmüş gibi söndü.

 



Bu çok aşağılayıcıydı.



Cüce şehrine dair duyduğu hikayeler Ainz’in zihninde parlak, karmaşık ve asil bir yer calandırmıştı ancak şu an bunlardan hiçbir iz yoktu. YGGDRASIL’den ya da başka bir oyuncunun varlığından da hiçbir iz yoktu.



Ainz öne çıktı ve binalardan birisinin kapısını açtı.



Tıpkı Hanzo'nun söylediği gibi, onu bomboş bir alan karşıladı.



Girişten baktığında hiçbir mobilya göremiyordu. Geride bırakılan tek şeyler duvarlara sabitlenmiş raflar ve hareket etmeyen şeylerdi. Yerleri beyaz bir toz kaplamıştı. Görünüşe göre uzun süredir kimse burada bulunmamıştı.



“—Zenberu! Seslen bakayım kimse var mı?!”



Ainz’in emrii duyan Zenberu, geçmişte onunla ilgilenmiş olan cücenin adını bağırdı.



Bu kapalı alanda bile sesin yankılanmaması, mağaranın ne kadar büyük olduğunun bir göstergesiydi.



Zenberu birkaç kere daha bağırdı ancak önceki gibi, hiçbir cevap yoktu.



“Hanzolar. Şehrin dışındaki tünelleri arayın ve ipucu olabilecek şeyler arayın. Bu şehrin neden terk edildiğini öğrenin. Ancak bu tünel ağı hakkında hiçbir şey bilmediğimiz için çok ilerlediğinizi düşürseniz geri dönün.”



“Anlaşıldı!”



Her ne kadar herkesin ayrılıp tek başına araması çok daha hızlı bir yolsa da Ainz neler olup bittiğini anlamadığı bir durumda grubu ayırmanın aptalca bir karar olduğunu biliyordu. Herkese toplanmasını ve bir araştırma başlatılmasını emretti. Ainz geride beklerken onlar da kapıları teker teker açıp binaları araştırdı.



Hepsi bir öncekinin aynıydı.



Bazılarında terk edilmiş mobilyalar bulunuyordu ancak bu da bir kitaplık ya da masadan öteye gitmiyordu. Tamamen mobilyayla döşenmiş tek bir ev bile bulamamışlardı.



Tüm evleri bu şekilde aramak oldukça uzun sürecekti.



“Aura, aramızda hisleri en iyi olan kişi sensin. Bir ipucu bulabildin mi?”



“Hayır. Etrafta kimseyi hissedemiyorum.”



“Demek öyle... O zaman daha fazla araştırma için iki gruba ayrılacağız. Shalltear, namevtleri al ve gözetmenlik yap. Aura, Zenberu buradayken kaldığı eve doğru git. Cücelerin neden terk ettiğine dair ipuçları adına tüm şehri araştırın, ama çok fazla da uzaklaşmayın.”



İki Muhafız da onaylayarak cevap verdi ve Zenberu’nun da memnuniyetle diz çöktüğünü gördü.



Cömertçe kafa sallayan Ainz [Uçuş] büyüsü yaptı.



Yavaşça yükselmeye başladı.



Birileri pusuda bekliyor olsaydı bu yaptığı oldukça tehlikeli bir eylem olurdu ancak nedendir bilinmez, Ainz etrafta kimsenin olmadığını hissediyordu.



“Ainz-sama!”



Shalltear birden telaşa kapıldı.



“Çok tehlikeli! Lütfen yere inin!”



“Düşündüm de, sanırım haklısın. Dikkatsizlik ettim.”



Shalltear'In sinirlenmesi oldukça doğaldı. Sonuçta tamamen içgüdülerine güvenerek havaya yükselmişti ve tamamen bir açık hedef haline gelmişti.



“Yine de saldırıya uğramamam, burada kimsenin olmadığını kanıtlar. Ayrıca beni fark eden birisi varsa bile, yakınlaşıp daha fazla bilgi edinmek isteyebilir, bu yüzden çevrenin güvenliğini sana bırakıyorum.”



“Lütfen düşmanı tuzağa çekmek için kendinizi yem olarak kullanmayın.”



Punitto-san haklıydı, şartlar öyle gerektiriyorsa bir lider de kendisini yem olarak kullanabilirdi. ...Yine de, sanırım Shalltear gibi birinin bunu anlaması oldukça zor. Sonuçta o benim arkadaşlarımdan biri değil, korumam.



“Affet beni,” dedi Ainz Shalltear’a bakmadan.



Burası, benzer binalarla güzelce bir şekilde tasarlanmış bir şehirdi.



“Şurada, şurada ve şurada etkileyici gözüken yapılar var.”



Her ne kadar çoğu yapı aynı kalıptan çıkmış gibi gözükse de diğerleriden daha büyük gibi duran birkaç yapı da vardı.



“Gidip bakalım mı?”



“Önce Aura’yı çağıralım. Orada bir pusu varsa işler çok sıkıntılı bir hal alabilir.”



Shalltear'ın şu ana kadar söylediği her şey oldukça mantıklıydı.



“Ainz-sama!”



Aura’nın sesi aşağıdan gelmişti. Aşağıya bakan Ainz, kendisine el sallayan Aura’yı ve Zenberu’yu gördü ve bu el sallayışa baktığı zaman anormal bir şey olduğunu anladı.



“Görünüşe gör bir şey bulmuşlar.”



“Öyle görünüyor.”



İkisi kısa süre bakışarak yere indiler, ardından kısa süre sonra aceleyle bir namevt yanlarına geldi.



“Bunu görmeniz lazım, Ainz-sama!”



Aura onları, kapısını açtığı bir binaya götürdü.



Ainz kısa bir göz attı fakat diğer binalardan farklı hiçbir şey göze çarpmıyordu ve özel bir şey de yoktu.



“Burası Zenberu'nun daha önce kaldığı bina mı?”



“Hayır, orası değil. Zenberu ile ilgilenmiş cücenin evine doğru giderken kapısı açılmış birkaç bina bulduk. Kontrol ettikten sonra yerde ayak izleri bulduk, ve bu ayak izleri cücelere ait olmayabilir. İşte, bir bakın. Zenberu, cüceler yalın ayak dolaşmaz değil mi?”



“Ahh, elbette dolaşmazlar. Hepsi ayakkabı giyer, hatta evlerinin içinde bile çıkartmazlar. Genelde metal tabanlı sağlam botlar giydiklerini görürdüm.”



“Bu da demektir ki bu ayak izleri kesinlikle cücelere ait değil.”



“Bunlardan ne öğrenebilirsiniz?”



“Hmm... Bir bakalım...”



Aura kafasını düşünceli bir şekilde eğdi.



“İki ayaklı bir canlı tarafından yapılmışa benziyorlar, ayrıca sağ ve sol ayak arasındaki izler de kuyruğumsu bir şey olduğunu gösteriyor.”



“Bir çeşit kertenkeleadam mı?”



Shalltear, Zenberu’ya bakmak için döndü.



“Hayır, değil. Kuyruk Zenberu'nunkinin aksine ince.  Ayrıca ayak izlerinin üstü de tozla kaplanmış, yani uzun süredir burada değiller. İzleri kim bıraktıysa çok sık gidip gelmiyormuş. Ayrıca buraya gelen kişi içeri girdikten hemen sonra geri çıkmış. Bir cüce şehri ile ilgilendikleri için mi gelmişler acaba?”



Aura bakışlarını evden, dışarıdaki yola çevirdi.



“Ayrıca tek bir kişi de değilmiş... Sayıları fazla, en azından 10 tane.”



“Bu izi nereye kadar takip edebilirsin? Bu bizim tek ipucumuz, o yüzden olabildiğince takip etmek istiyorum.”



“Anladım. O zaman arkamdan takip edebilir misiniz?”



Bunu reddetmek için hiçbir sebepleri yoktu.



Herkes Aura'yı takip ederken Shalltear, Aura’yı korumak için hemen arkasında kaldı.



Ayak izlerinin sahibi tıpkı Aura’nın tahmin ettiği gibi hareket ediyordu ve Ainz ile amacı aynıydı. Cüce binalarına girip geziniyordu.



İzin ortasındayken Aura birden durup eğildi ve önlerindeki yola baktı. Ainz’in yukarıdayken gördüğü büyük binalardan birine bakıyordu.



“Burada çok fazla benzer ayak izi var. Buraya bir ekip halinde gelmişler gibi görünüyor. Ne yapmalıyız? Bu ekibi inceleyelim mi?”



“”Hayır, bu ayak izlerinin sahibinin nereye kaybolduğunu öğrenmek daha iyi olabilir. Diğer grubu sonra inceleriz.”



“Anlaşıldı!”



Aura tekrar hareket etmeye başladı. En nihayetinde, tüm şehri kaplıyormuş gibi duran, duvarlarla kaplı bir binaya geldiler.



Bir bungalova benziyordu, ancak devasaydı.



“İçeride kimse olmamalı, ama güvenlik için büyü kullanacağım. Düşmanın savunma büyüleri bana odaklanacak şekilde kurulmuş olabilir, o yüzden mesafenize dikkat edin.”



Kehanet tipi büyü kullanmak, karşı saldırı yeme ihtimalini taşıyan bir şeydi. Ani bir geri tepme ile, tek vuruşta ölecek tek kişi Zenberu olsa da astlarının canlarını gereksiz yere azaltmak için hiçbir sebebi yoktu.



“Ainz-sama, lütfen sizi korumama izin verin.”



“Eh? O zaman ben de geleceğim.”



“Hayır, etki alanından uzakta kalıp etrafı gözetlemeniz lazım.”



Shalltear tarafından aşağılandıktan sonra Aura, rica eder bakışlarla Ainz’e baktı, ancak bu durumda Ainz Shalltear ile aynı fikirdeydi.



“Aynen öyle. Senin sensör yeteneklerin aramızda kimsede yok Aura. Pek olası görünmese de cidden bir pusu kurulmuşsa ilk fark eden kişi sen olabilirsin.”



Bunu efendisinden duyan Aura’nın diyecek başka bir şeyi kalmamıştı. Yapabileceği tek şey gönülsüzce bunu kabul etmekti.

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-12 11:36:20
Çeviri edit için teşekkürler
Turşu (1552 puan) Üye
2021-10-09 20:55:00
Çeviri için teşekkürler
Darksiders78 (24 puan) Üye
2021-06-25 18:31:57
Çeviri için teşekkürler 😘
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-26 19:47:38
Çeviri için teşekkürler
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-26 10:12:54
Elinize sağlık
blade (3267 puan) Üye
2020-10-11 16:51:46
Çeviri ve edit için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 18:41:07
elinize sağlık
Vampire (369 puan) Üye
2019-11-01 10:22:38
Bölüm için teşekkürler bakalım neler olacak
deden18 (428 puan) Üye
2019-09-24 19:28:12
Kendi yarattıkları onlardan daha güçlü ?
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-09-23 11:38:21
Bölüm için teşekkürler
Syke (3572 puan) Üye
2019-01-08 11:41:33
İyi bölümdü
Devilman (2387 puan) Üye
2019-01-08 07:29:15
Abla kız kardeş oldu
bust3d (3373 puan) Üye
2019-01-06 21:17:48
Çeviri için teşekkürler.