Overlord

20 Ocak 2019
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: -
2249 Görüntülenme
Bu bölümü 34 Kişi beğendi.
Cilt 11

Bir Zanaatkar ve Pazarlık- 8

Bir dakika, güzel demirciler. Lütfen laflarımı sonuna dek dinleyin. Ardından kılıca dokunabilirsiniz. Hepiniz yerlerinize oturana dek devam etmeyeceğim ve hiçbiriniz bu kılıcı alamayacaksınız.

 

 

Keyifsiz hükümdarın gücünden ötürü sinmiş hâlde demirciler yerlerine döndüler.

 

 

Teşekkür ederim. O hâlde kaldığım yerden devam edeceğim. Sorum hâlâ geçerli üstüne 20 rün oyulmuş bir kılıç yapmak, sizin yetenekleriniz dahilinde mi?

 

 

Herkes en yaşlı ve deneyimli demircilere baktı. Kafasını aciz bir şekilde salladı ve yanıtladı:

 

 

Değil. En fazla altı tane oyulduğunu duydum.

 

 

Bir soru sağanağı patladı.

 

 

Ne?Altı mı? Ben en fazla beş duydum!

 

 

Demek öyle. Çok azı bunu biliyordu, ama 200 yıl önce, kralın oyduğu çekiçte, altı tane rün oyuluydu. Rün ustalığı sanatının gizli hazinesi işte buydu.

 

 

Gondo, dedesini hatırladı.

 

 

İki yüz evvel, silah dövmede deneyimli olan bir adamın yüzünü düşündü.

 

 

Ohhhh! Dünyayı sarsabilecek savaş çekici mi o? Onunla ilgili bir şarkı duymuştum sanki...

 

 

Doğru. O zamanın deha ve mucize olarak takdir edilen rün ustaları bile, üstünde 20 tane rün olan bir silah üretemezlerdi...

 

 

Demek öyle. O hâlde bu kayıp tekniklerle yapılmış bir silah olmalı.

 

 

Ha?Siz de mi bilmiyorsunuz Majesteleri?

 

 

Bu kılıcın nasıl yapıldığından emin değilim. Dürüst olmam gerekirse benim malım bile değil. Ve yaratıcıları artık bu dünyada değil.

 

 

Yani... Daha fazla değerli teknik kayıp mı oldu?

 

 

Demircilerin yüzünü acı kapladı. Gondo da öyle hissetti.

 

 

Bu yüzden—”

 

 

Herkes Büyücü Kralın sözlerine açtı kulağını.

 

 

Bu yüzden, o teknikleri diriltmek istiyorum. Bu yüzden gücünüze ihtiyacım var. Sizden ne pahasına olursa olsun bu kılıç gibi bir şey yapmanızı istiyorum.

 

 

Ortama sessizlik çöktü.

 

 

Bunu söylemek gereksizdi, fakat sebebi demircilerin hepsinin bunun ne kadar imkânsız bir görev olduğunun farkında olmasıydı.

 

 

Şu anki en yetenekli demirciler bile, tek seferde en fazla dört rün oyabilirlerdi. Büyücü Kralsa bunun beş katını istiyordu. Ancak hiçbiri imkânsızolduğunu söylemedi.  Hepsinin zanaatkar olarak bir gururu vardı ve geçmişteki bir zanaatkârın ustalık eserini gördükten sonra bunun mümkün olduğunu reddedemezlerdi.

 

 

Gondo bunun o zamanın demircileriyle şimdiki demirciler arasında bir karşılaşma olduğunu düşündü.

 

 

Bunu yapmak istiyorum.

 

 

Biri bu sözleri fısıldadı.

 

 

Kısa süre sonra, o ses artık yalnız değildi.

 

 

Ben de.

 

 

Denemek istiyorum.

 

 

Mm, dünyaya gerçek bir efsanenin nasıl göründüğünü göstermek istiyorum.

 

 

Hayır, efsane olarak övülecek olan benim.

 

 

Bu nasıl bir saçmalık. O ağır yükü sırtlayacak olan ben olacağım.

 

 

Havada alkış sesleri yükseldi. Bunun sebebi, sahnedeki Büyücü Kraldı. Her ne kadar kemikli elleriyle bunu nasıl yaptığını anlamasalar da, büyü kullanıcıları için her şey mümkündü.

 

 

Büyüleyici. Ancak bunu kendi başınıza yapabilir misiniz? Sesinizi yükseltip bir efsane olmak için zorluklarla yüzleşebilir misiniz? Bu mümkün olabilir. Mümkün olmayabilir de. Bu yüzden sizden ülkeme gelmenizi ve hayatlarınızı yeni teknikler yaratmaya adamanızı istiyorum.

 

 

Ortama bir kez daha sessizlik çöktü.

 

 

Gondo, hislerinin gayet farkındaydı.

 

 

Büyücü Kralın yaptıkları sanatın Cüce ulusunda resmen ölü olduğunun farkında olan bu kişilere yaptığı teklif, parlayan bir fırsat sunmaktı.

 

 

Hayatlarını bu karşılaşma için ortaya koymamalılar mıydı?

 

 

O hâlde bu kılıcı size emanet ediyorum.

 

 

Büyücü Kral sahneden indi, kabzayı ihtiyar demircilerden birine sundu. Belki tesadüftü, belki de önceden araştırmıştı, ama kabzayı sunduğu kişi, Gondonun merhum babasından sonraki en dahi kişi olarak görülen biriydi ve rün ustaları arasında daha önemliydi.

 

 

Ona uzanmadı.

 

 

Böyle yüce bir kılıç sunulduğunda kafasının karışması gayet doğaldı.

 

 

B-Bunda sorun yok mu? hayatım boyunca bir daha asla göremeyeceğim bir kılıcı bana vermenizde bir sorun yok mu?

 

 

Şu an sizler şarap tarafından cezbedilmiş Cüceler değil, bir zorluğa göğüs gerecek rün ustalarısınız. Buna güvenebilirim. Ayrıca bir süreliğine şehri terk edeceğim. Bu yüzden bunu size yalnızca ödünç veriyorum.

 

 

Cüce kendini doğrulttu.

 

 

...Demek öyle. O hâlde lütfen ödünç almama izin verin Majesteleri.

 

 

İçtenlikle eğildi ve kılıcı büyük bir saygıyla aldı.

 

 

Yine de rün ustalığının tekniklerini pek anlamadığımı söylemem gerek. Kılıca rün oyduktan sonra onu büyüyle geliştirmek mümkün mü?

 

 

O işler öyle yürümüyor Majesteleri. Rünler, manayla dolu karakterlerdir. Bu yüzden oyulmuş rünler ve büyüler birbirlerini iterler. Eğer güçlü bir büyücü, büyü yapmayı denerse, rünler bozulur.

 

 

Demek öyle...

 

 

Feoh Gēri terk edeceğinizi söylemiştiniz, nereye gideceksiniz?

 

 

Ah, eski Kraliyet Başkentinize gideceğim.

 

 

Cücelerin hepsi inledi.

 

 

O mahvolmuş—” “Öyle tehlikeli bir yere mi—” “Quagoanın hâlâ hükmettiği yere mitarzı şeyler dediklerini duyabiliyordu.

 

 

Gondo bu kadarını biliyordu, ama aralarında görmezden gelemeyeceği bir mesaj vardı.

 

 

Buradan oraya gitmeyi bekleyenleri üç tane sınavın beklediğini söylüyorlar. Bir sorun olmaz mı?

 

 

Üç afetin geçilmesinin imkânsız olduğu söylenir. İlkini geçseniz bile... Ölüm Labirenti geçilmezdir.

 

 

Bütün konuşanlar yaşlı Cücelerdi. İhtiyar ve tecrübeli olanların Gondonun bile bilmediği şeyler bilmesi gayet doğaldı. Bu konuyu onlara sorup Büyücü Krala bilgi vermek en iyisi olur.

 

 

Kendini doğrultan rün ustası, Büyücü Krala tavsiye verdi.

 

 

Majesteleri, orası devasa Ejderin yuvası olmalı. Oranın lordu Ayaz Ejderlerden, Beyaz Ejder Lordu, orada olabilir. Feoh Tiwazın yok edilme sebebi oydu. Majestelerinin büyük bir güce sahip olduğunu biliyorum, ancak şahsi kanaatimce Ejder Lordu da eşit derecede güçlü. Umarım kendinize iyi bakarsınız.

 

 

Bir Ejder demek. Kesinlikle çok ilginç bir rakip. O hâlde ona çok dikkat edeceğim ve itinayla yaklaşacağım.

 

 

Ardından birkaç tane daha basit soru soruldu ve toplantı bitti. Bunun sebebi herkesin toplantı ne kadar çabuk biterse, Büyücü Kralın başkentlerini o kadar çabuk alacağını bilmesiydi. Buna engel olmayı göze alamazlar diye düşündü Gondo.

 

 

Belki de aldıkları kılıcı incelemek içindi.

 

 

Gondo, hangi cevabın doğru olduğunu bilmiyordu, ama Cüce zanaatkârların gözlerindeki aleve bakılırsa, cevap muhtemelen sonuncusuydu.

 

 

***

 

 

Ainzin içinde Yihhuu!diye bağırma isteği vardı.

 

 

Sunumunu bitirdiği andan beri böyle hissediyordu. Suzuki Satoru olduğu zamankinden farklı değildi. Başarılı da olsa başarısız da olsa, her zaman bir özgürlük ve rahatlama hissiyle ağlamak istiyordu.

 

 

Bu müthişti, Ainz-sama! Kalabalığı cidden gaza getirdiniz!

 

 

Bu gerçekten inanılmazdı. Nazarickte bunu yapabilecek tek kişi sizsiniz, Ainz-sama!

 

 

Ainz, Aura ve Shalltear onu överken utanarak Ah, hayır ya~demek istiyordu. Eğer Demiurge veya Albedo olsalardı, acaba onunla dalga geçiyorlar mı diye bakabilirdi. Ama söz konusu Aura ve Shalltear olunca, onların sözünün samimiyetine güvenebilirdi. Belki eğer Suzuki Satoru olsaydı, Pestilim çıktı resmen, bir şeyler içmek ister misiniz?diyebilirdi ve bir otomata doğru gidebilirlerdi, ama Nazaricki ve Büyü Krallığını yöneten adam böyle şeyler diyemezdi.

 

 

“—Hımm, şey, önemli bir şey değildi. Demiurge veya Albedonun daha iyi bir iş çıkarabileceğine eminim.

 

 

Hiç de bile!

 

 

Aynen, yynen! O ikisi o Cücelerle o kadar iyi oynayamazdı!

 

 

Ainz hiç öyle hissetmiyordu, fakat durumun bu kadar iyi gelişmesini beklemiyordu. Ardından bunun iyi bir şey olup olmadığına dair korkutucu bir suçluluk hissi onu sarmaya başladı.

 

 

Cücelere gösterdiği eşya tabii ki bir YGGDRASIL eşyasıydı.

 

 

YGGDRASILde rün sistemi yoktu. Oyunun verilerinde olabilirlerdi, ama sonuna dek kimse tarafından keşfedilmemişlerdi. Bu yüzden o kılıca oyulan rünler yalnızca dekorasyon amaçlıydı.

 

 

En başta o kılıcı görünce ilgilerini çekebileceğini düşünmüştü. Ama eğer içten tepkilerinden ötürü şaşıp kalmıştı hatta onlardan öyle bir kılıç yapmalarını istediği için pişmanlık duyuyordu.

 

 

Ancak Ainz bu histen kurtuldu.

 

 

Nazarickin Büyük Yer Altı Mezarlığını güçlendirmesi gerekiyordu. Gelecekte karşısında Dünya seviyesi eşyası olan bir düşman çıkabileceğinden ve onunla savaşabilecek gizli oyuncular olabileceğinden, dövüş gücünü artırması gerekiyordu.

 

 

Ainz, Shallteara baktı.

 

 

O, utançtan kızarıyormuş gibi görünen bir Vampir kızdı. Aslında bu da düşününce oldukça şaşırtıcıydı. O, Peroroncinonun geride bıraktığı bir tohumdu. En başta öldürmekten başka bir seçeneği olmayan bir NPCdi.

 

 

His bastırma, sonrasında gelen nefreti iptal etmişti, ama yine de unutamıyordu. Onu böyle yüce bir varlık hâline getiren Dünya Seviyesi Eşyanın sahibinin gölgesini unutamazdı.

 

 

Hedefine ulaşmak için, insanları yalanlarıyla perişan hâle getirmek umursanmaya bile değmezdi. Bu dünyadaki en önemli şey Nazarickin sakinleriydi. Diğer bütün canlılar onlardan iki veya üç basamak aşağıdaydı.

 

 

Tüm canların eşit olduğu, deli zırvasından başka bir şey değildi.

 

 

Eğer hayat eşit olsaydı, insanlara işkence eden birini bir elektrikli sandalyeye ve bu eşitlik zırvalarından bahseden kişiyi de başka bir sandalyeye oturtmak, ardından kimin ölmesi gerektiğine karar vermesini isterdi. Kaderlerini bir zara emanet edebileceğini söyleyenler, gerçekten inananlardı.

 

 

Ancak Ainz, ilk sıradaki kişiyi iki kez düşünmeden gebertirdi. Çünkü Ainz canların eşit olmadığını biliyordu. Nazarick içindeki NPClerin hayatlarıyla, dışındaki insanların hayatlarını kıyaslamıyordu bile.

 

 

İşte Ainz-sama!

 

 

Haklısınız!

 

 

Daha düşüncelerini tamamlayamadan, Aura ve Shalltearın övgüleri kalbini delip geçti. Ne olursa olsun

 

 

Oynandıklarınısöylemeyin. Onlara yalnızca gerçekleri söyledim.

 

 

Bunları arkasında olması gereken Gondo için söylemişti.

 

 

Ancak arkadan bir cevap gelmeyince, şaşırmış Ainz arkasını döndü.

 

 

Gondo, Ainzi göndermeye hazırlanıyordu.

 

 

...Ne oldu Gondo?

 

 

Ona seslenilince Gondo, elini kaldırdı.

 

 

...Majesteleri. Onlara bu konuşmayı yaptığınıza göre bunu, Konseyin rün ustalarını göndermeyi kabul ettiği şeklinde yorumlayabilir miyim?

 

 

Kesinlikle. Rün ustalarına köle gibi davranmadığımızı doğrulamak için bir de müfettiş ekibi göndereceklerini söylediler, ama sonuç olarak kabul ettiler.

 

 

Demek öyle... Yani o yüce insanlar artık rün ustalarına ihtiyaç olmadığını mı düşünüyorlar?

 

 

Gondonun yanaklarından yaşlar süzüldü.

 

 

Ainz şaşırmıştı, çocuk olmayan bir erkeğin ağlaması çok nadir bir şeydi.

 

 

O gözyaşları, o çok sevdiği ve gurur duyduğu sanatın, ülkesi tarafından değersiz görülüp terk edilmesinden ötürü akıyor olmalıydı.

 

 

Ama gerçekten öyle oldu diye düşündü Ainz. Cüce ulusunun durumuna bakılırsa, onlar için onlara destek yollamayı teklif eden bir ülkenin isteğini reddetmek zordu.

 

 

Çoğunluğun ihtiyacı, azınlığınkinden önemlidir. Ulusların gerçeği buydu.

 

 

Ainz, Nazaricktekiler için yüz milyonlarca kişiyi gebertirdi.

 

 

Ancak bunları Gondoya söylemesine gerek yoktu.

 

 

Kesinlikle Gondo. Bu ülke rün ustalarını elden çıkarılabilir görüyor. Onlardan bunu istediğimde, bana hiç direnmeden verdiler.

 

 

Gondo ve ondan bunu duyabilecek rün ustalarının, ülkelerini bir nebze terk etmelerini gerekiyordu. Kişinin doğduğu ulusu terk etmesi çok zordu, ama yine de Büyü Krallığına kendilerini tamamen adamaları için gerekli bir adımdı.

 

 

Ainz, Gondonun omzunu nazikçe okşadı.

 

 

Ancak aynısı benim için geçerli değil. Ben rün ustalarının potansiyelini görüyorum.

 

 

Gondonun hayalleri gerçek olamayacak olsa bile, bu yetenekli insanları alıp, araştırmalarını rünik silahlara sahip düşmanlara karşı önlem almak için kullanabilirdi.

 

 

Bilgi güçtü.

 

 

...Kendi ülken tarafından gözden çıkarılmış olsan bile, başka biri sana ihtiyaç duyduğu sürece işin bitmemiştir, değil mi?

 

 

Ainz, Gondonun omzunu birkaç kez okşadı. Gondo yüzünü sildi.

 

 

...Çok teşekkür ederim Majesteleri. Lütfen tüm gücümle beklentilerinizi karşılamama izin verin.

 

 

Umu, umu. Bunu dört gözle bekliyorum.

 

 

Ainz gülümsedi her ne kadar yüzü kımıldamamış olsa da sanki Sana güveniyorumder gibiydi.

 

 

Ardından Ainz yine düşüncelere daldı.

 

 

Eğer Cüce Başkenti hakkında bir şeyler öğrenebilirse iyi olurdu. Muhtemelen daha fazla bilgi edinmek için Gondoya ayak işi yaptırması gerekecekti. Ardından başkumandanla konuşması.

 

 

YGGDRASILdeki Ejderler sonsuza dek yaşayabilirdi. Akla hayale sığmaz güçleri olan varlıklar olmaları hiç de tuhaf olmazdı. Demek beni bekleyen bir Ayaz Ejderi var...

 

 

Aniden anılarından genç bir adamın hayır, genç bir kadının yüzü belirdi.

 

Şimdi aklıma geldi de, bana onlar hakkında daha fazla şey öğrenmem için yardım etmek istemişti... Ne kadar yazık.

 

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-12 19:29:00
Çeviri edit için teşekkürler
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-13 17:48:04
Çeviri için teşekkürler
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-26 15:14:31
Elinize sağlık
KingWd (37 puan) Üye
2020-07-16 20:21:05
Emeği geçen herkese teşekkürler.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-09 14:37:50
Emeğiniz için teşekkürler
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-20 15:09:27
Bölüm için herkeze çok teşekkürler.
Hilmi_16 (66 puan) Üye
2020-04-15 19:07:46
Teşekkürler
Vampire (369 puan) Üye
2020-03-08 16:53:20
Bölüm için teşekkürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-09-28 02:26:04
Bence bahsettiği kişi bu dünyadan biri
Hilmi_16 (66 puan) Üye
2020-04-16 14:13:01
@Ulaş, Bahsettiği kişi Tuareninya Veyron'un kardeşi Ninya olmalı. Hani birinci sezonda karanlığın kılıcı partisinden olan çocuk. Aslında kadın olan hani.
deden18 (428 puan) Üye
2019-09-25 13:00:11
bahsettiği kadın muhtemelen kendi loncasındaki 41 kişiden biri
Hilmi_16 (66 puan) Üye
2020-04-16 14:13:15
@deden18, Bahsettiği kişi Tuareninya Veyron'un kardeşi Ninya olmalı. Hani birinci sezonda karanlığın kılıcı partisinden olan çocuk. Aslında kadın olan hani.
Syke (3572 puan) Üye
2019-01-21 08:11:48
Sondaki bahsettigi kadın animenin 2 sezonunda ilk bölümünde bi ejderle konuşan kadınmı
maahhaam (4749 puan) Üye
2019-01-21 10:33:48
@Syke, zannetmiyorum çünkü o kadınla hiç tanışmadı ainz daha. bu kendi oyun zamanından biri olabilir. ilerleyen ciltlerde bahsediyor mu bilemem ama
Syke (3572 puan) Üye
2019-01-22 20:26:22
@maahhaam, bakalım ilerde açıklarlar galiba
Hilmi_16 (66 puan) Üye
2020-04-16 14:13:28
@Syke, Bahsettiği kişi Tuareninya Veyron'un kardeşi Ninya olmalı. Hani birinci sezonda karanlığın kılıcı partisinden olan çocuk. Aslında kadın olan hani.
Hilmi_16 (66 puan) Üye
2020-04-16 14:13:39
@maahhaam, Bahsettiği kişi Tuareninya Veyron'un kardeşi Ninya olmalı. Hani birinci sezonda karanlığın kılıcı partisinden olan çocuk. Aslında kadın olan hani.
maahhaam (4749 puan) Üye
2019-01-21 03:35:12
Bahsettiği kadın kim acaba
Hilmi_16 (66 puan) Üye
2020-04-16 14:13:44
@maahhaam, Bahsettiği kişi Tuareninya Veyron'un kardeşi Ninya olmalı. Hani birinci sezonda karanlığın kılıcı partisinden olan çocuk. Aslında kadın olan hani.
bust3d (3373 puan) Üye
2019-01-21 00:07:10
Çeviri için teşekkürler.