Overlord

31 Ocak 2019
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: -
2878 Görüntülenme
Bu bölümü 37 Kişi beğendi.
Cilt 11

Ayaz Ejder Lordu- 16

O hâlde, hadi başlayalım.”



Arkasında duran Shallteara bunu dedikten sonra Aura, yanında getirdiği Dünya Sınıfı parşömeni açtı ve gücünü aktifleştirdi.



[Dağ ve Nehirlerin Tasviri].



Basitçe açıklamak gerekirse bu, hedefi kapalı bir alana mühürleyen bir eşyaydı. Çizilmiş bir manzarayı gerçek dünyayla değiştiriyordu ve ardından gerçek dünyayı da çizilmiş manzaraya çeviriyordu.



Bu durumdaki hedeftanımı, süper seviye büyü [İcat]’takiyle aynıydı ve belirli bir bölge kastediliyordu. O bölgedeki canlı veya cansız hiçbir şey etkilerine karşı koyamazdı.



Bu sefer bu devasa mağaranın içindeki her şeyi [Dağ ve Nehirlerin Tasviri] tarafından yaratılan diğer dünyaya hapsedecekti.



Shalltear ve Ainz, Dünya Sınıfı Eşyalarla korunuyorlardı, bu yüzden onlar diğer dünyada kapana kısılmayacaklardı. Onun yerine yok edilen gerçekliğin yerine geçen boyalı alanda kalacaklardı. Ancak eşyanın kullanıcısı Aura otomatik olarak içine çekilecekti.



Bu boyalı dünya, gerçek dünyayla neredeyse aynıydı. İçinde tuhaf veya olağandışı bir şey yoktu. Fakat bu aslında bir illüzyondan ibaretti. [Dağ ve Nehirlerin Tasviri]’nin gücü olmayınca, hedef alandan çıktığı anda her şey sis olacaktı. Başka bir deyişle bu boyalı dünyada kazanılan herhangi bir hazine de sise karışacaktı.



Tabii ki gerçekliğin bu yer altı kesimine girenler bunu kendi istekleriyle yapıyorlardı. Normalde Dünya Sınıfı Eşyalar, sahiplerini etkilemezler fakat bu, eşyanın etkisini kabullenen sahipler için geçerli değildi. Bunların hepsi geliştiricilerin oyuna getirdiği bir yama sayesindeydi.



Kişi hedeflenen gerçekliğe 100den başka alt dünya ekleyebilirdi.



Örneğin sürekli ateş hasarı veren ölümcül lava toprakları, buz hasarı veren kuzey toprakları, belirli aralıklarla yıldırımlar yağdıran yıldırım tarlaları, görüşün neredeyse sıfır olduğu musonlar veya sisli dünyalar gibi seçenekler vardı.



İşin tuhaf yanı, gerçekliğin üstüne kaplanabilecek savaş alanlarının da olmasıydı. Belirli bir zamandan sonra, büyük bir destek ekibi düşmana saldırmak için ortaya çıkıyordu. Ancak bu birlikler rakiplerinin gücünün yalnızca %60ı kadar güçlüydü, bu yüzden genellikle düşman kaynaklarını azaltmakla yetiniyorlardı.



Eğer teke tek kapışmalar yapılması istenirse kişi, kullanıcının %80inin gücüne sahip daha güçlü varlıklarla karşılaşabilirdi. Bu yetenekten ötürü eğer düşman, rakibi yenerse çok işe yarıyordu.



Bu eşyanın en korkutucu kısmı insanları öbür dünyaya çekmesi değil, hangi kullanıcıların dünyanın etkilerine maruz kalacağını seçebilmesine izin vermesiydi. Kullanıcı ayrıca bu etkileri de seçebiliyordu. Başka bir deyişle, eğer kullanıcı bir lav bölgesi yaratırsa, seçilmiş kişilerin alev hasarı almalarını engelleyebiliyordu.



Ancak kendince zayıflıkları da vardı.



Belirli öbür dünyalar kullanılmadığı sürece, 40 kaçış rotasından biri aktifleşme esnasında rastgele seçiliyordu ve eğer düşman bu rotadan kaçmayı başarırsa, eşyanın sahipliği düşmana geçiyordu. Tabii ki bu kaçış rotalarının hiçbiri basit değildi, ama kişinin eşyanın sahipliğini, eşya sahibini yenmeden kazanabilecek olması, bunu ele geçirmeyi diğer çoğu Dünya Sınıfı Eşyadan daha kolay hâle getiriyordu.



Bu sefer Aura o belirli öbür dünyalardan birini seçmişti, mühürlü bir alandaki basit bir bölgeyi.



Kapana kısılması dışında düşman, başka herhangi bir şeye maruz kalmayacaktı. Ancak buradan kaçmanın yalnızca tek bir yolu vardı.



Pekâlâ Hanzo, bu dünyadan çıkış yolunu kapatmanı istiyorum. Eğer herhangi biri kaçarsa büyük sıkıntı olur. Biraz eğil.



Hanzo saklandığı yerden gölgelere eğildi ve Auranın kaçış yoluyla ilgili açıklamasına çok dikkat etti.



Her ne kadar Aura yakınlarda pusuya yatmış birilerini algılamamış olsa da dikkatli olmak gerekiyordu.



Pekâlâ Aura. Diğerlerinden sonra bu dünyaya kaç kişi girdi?



Ha? Yalnızca iki kişi.



Bu cevap, düşmanda Dünya Sınıfı Eşya olmadığını gösteriyordu. Rahatlayarak nefes verdiler.



Shalltear, eski Kraliyet Başkenti sakinlerine baktı. Bütün sakinleri kaçınca burası büyük fakat sessiz bir şehirdi



Quagoanın hükümdârı Klan Lordunu çabucak yakalamaları ve Yüce Varlıkın sözlerini ona iletmeleri gerekiyordu. Ancak görünürlükleri evler tarafından engelleniyordu ve kaldığı mekânı hiçbir yerde göremiyorlardı.



Bu evleri yakabilir misin?



Ha? Yakamam. Ancak zamanla hasar verecek zehirli bir mekân yaratabilirim. Örneğin eğer bir sürü ahşap ev varsa, bir lav bölgesi yaratıp onları küle çevirebiliriz.



Bu hepsini öldürür, o yüzden yapamazsın.



Evet. Yine de azıcık aktif edip hayatta kalanların işini bitirebilirim, fakat cevherleri erirse çok yazık olur.



Quagoalar çocuklarına metal ve benzeri şeyler yediriyorlardı, bu yüzden etrafta bir sürü metal, işlenmemiş cevher ve mineral olmalıydı. Onları yok etmek israf olurdu ve Shalltear da buna katılıyordu.



Ayrıca Ainz-samanın emirleri bizim emrimiz altına girmek istiyorlar mı istemiyorlar mı onu görmekti.



Eğer reddederlerse de sayılarını belirli bir miktara indirin dedi.



...Shalltear.



Auranın kısık gözlerini gördükten sonra Shalltear, nereye varmaya çalıştığını anlamıştı.



Bir şey olmayacak! Bu sefer işi batırmayacağım! Ke-sin-lik-le batırmayacağım!



Keşke sorun o olsaydı.



Sanırım şimdi anlıyorum. Kafanı kullanman gerek. Gidelim mi?



Mm, hadi gidelim. O hâlde sayılarını azaltma işini sana bırakabilir miyim?



Sanırım ben bu işe daha uygunum. Bu senin için sorun olur mu?



Auranın gücü, büyülü hayvanlarına bağlıydı, bu yüzden böyle şeylerde iyi değildi.



Evet... Eğer Mare burada olsaydı, bir deprem yaratıp çoğunu yok ederdi.



O çocukta Nazarickin en güçlü alan saldırıları var. O alanda kendime güveniyorum, fakat gücüm böyle bir mekânda kısıtlı.



Hazır konusu açılmışken, onları yok etmek için deprem yaratmak, efendimizin seçimemrini yerine getirmezdi. Eğer bunu yapabilseydi, o zaman yapması gereken tek şey hizmetçilerini çağırıp ayrım yapmadan onları katletmek olurdu.



Demek böyle emirler aldın? Bu görevlerin hepsi öğrenmen içindi Shalltear.



Aura, efendisinin verdiği emirleri defalarca tekrarladı.



Doğru,diye yanıtladı Shalltear, ardından da bunu bir süredir düşündüğünü söyledi.



Şu ana dek karşılaştıkları düşmanların gücüne bakılırsa, buradakilerin hiçbiri bir Ölüm Şövalyesini yenebilecek gibi durmuyordu. O hâlde şans eseri mi yenildiler? Daha sonra kaybolan bir şey çağırmaları veya bir eşya kullanmış olmaları daha olasıydı. Ainz-samanın tahminlerinin yanlış çıkması çok nadirdir.



Shalltear, Auranın ona dik dik baktığını fark etti. Neden böyle yaptığını sormak istemedi.



Ne? Bir şey mi kaçırdım?



Öyle bir şey değil... Hım... ahhhhh. Ne şapşalsın~



Shalltearın yüzünde sinir olmuş bir ifade belirdi.



Eğer bir şey kaçırdıysa, neden ona doğrudan söylemiyordu? Aura cevap verene kadar biraz zaman geçti.



Baksana sence Ainz-sama nasıl böyle bir hata yapmış olabilir?



Ölüm Şövalyelerinin yenilmesi de Ainz-samanın planının bir parçası mıydı? Ainz-samanın yarattığı Ölüm Şövalyelerinin çok yüksek durum puanlarına sahip oldukları doğruydu. Şu ana dek karşılaştığımız kimse onları yenememişti...



Aura bir yumruğuyla diğer eline vurdu. Böyle bir şey mümkün mü?diye merak etti.



Demek öyle. Yani Ölüm Şövalyelerinin ölmesine bilerek izin vermek mümkün. Bu kadar ilerisini düşünmemiştim, ama tahminlerinin yanlış olmadığınısöylemek istiyorum.  Ölüm Şövalyeleri köprüden geçtiler, ama sanırım düşerek öldüler. Ormandan geçtiğimizde köprünün orada ayak izleri vardı fakat öbür tarafta yoklardı. Başka bir deyişle köprünün ortasında yenilmiş olmalılar. Yani ölmelerinin tek bir sebebi olabilir.



Eğer durum böyleyse, o zaman Ainz-samanın beklentilerini aştılar mı?



Sana öyle bir şey değil diyorum ya. Eğer Ainz-sama seninle ciddi konuşsaydı, dediğin gibi olabilirdi Shalltear.



Bununla ne demek istiyorsun?



Shalltear anlayamayarak kaşlarını çattı. Aura Ahhhh!yaptı ve ayaklarını yere vurdu.

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Midas (27 puan) Üye
2022-04-03 22:33:19
Çeviri için teşekkürler.
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-13 21:18:30
Çeviri için teşekkürler
Darksiders78 (24 puan) Üye
2021-06-25 22:51:14
Çeviri için teşekkürler ❤️
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-23 15:04:10
Çeviri ve edit için teşekkürler
blade (3267 puan) Üye
2020-10-13 23:16:30
Çeviri ve edit için teşekkürler
Vampire (369 puan) Üye
2020-09-18 11:37:01
Hahahaha
KingWd (37 puan) Üye
2020-07-17 14:10:00
Emeği geçen herkese teşekkürler.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-13 16:58:32
Emeğiniz için teşekkürler
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-20 19:54:17
Bölüm için emeği geçen herkeze çok teşekkürler.
Hilmi_16 (66 puan) Üye
2020-04-16 15:52:04
Çeviri için teşekkür ederim
soulking (1844 puan) Üye
2020-03-31 23:35:25
şu dünya iteminden bi bok anlamadım
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-18 17:25:00
@soulking, Gördüğün veya aklında olan bi bölgeyi bi kağıdın içinde tekrar canlandırıyor. İçine başkalarıda girebiliyor ama 40 tane kaçış rotası varmış. Bi de kağıdın içindeki mekan dışarıdaki ile birebir aynı olmakla birlikte orda bulduğun şeyler sadece ilizyon olduğu için dışarı çıkaramıyorsun. Yani diyelimki bi hazine odasını iteme kopyaladı içeride (itemin içi) gizli bi kapı bulup ordaki özel şeyleri alsa bile dışarı çıkınca sadece sis olup yok oluyor. Umarım anlatabilmişimdir.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-03-11 18:09:36
Elinize sağlık
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-10-02 18:23:01
Sasuga Ainz-sama
ViJinix (1266 puan) Üye
2019-03-31 22:29:36
Çeviri için elinize saglık ama bazı kısımlar anlamsız mesela Silahın özelikleri anlatıgınız kısım
seyirci343 (3138 puan) Üye
2019-02-23 11:09:42
La bundan da Ainz'e bir pay çıkardılar ya pes. :D Elinize emeğinize sağlık.
Syke (3572 puan) Üye
2019-02-01 14:38:44
Güzeldi