Overlord
Kapanış- 1
Kapanış
Enri uyandığında sabah olmuştu. Hala uyumakta olan kocasını
uyandırmamak için sessizce yataktan çıktı. Dışarıdaki hava oldukça soğuktu, o
yüzden hala ikisinin bedeninden dolayı sıcak olan yatağına geri döndü.
Yatak gıcırdadı fakat bir buçuk yıllık kocası tepki veremeyecek
kadar yorgundu. İpleri kesilmiş bir kukla gibi uyuyordu.
Enri artık onun hayatını yönettiği için daha düzenli bir plan ve
programa göre yaşıyordu. Bu derin uykusu da bundan dolayıydı.
Her ne kadar eskiden böyle olmasa da...
Yeni evlendiklerinde bu kadar gürültülü uyumuyordu.
Belki de endişelidir... Ama artık alıştı, o yüzden bu oldukça iyi.
Enri esnedi ve gerindi.
Çıplak göğüsleri hopladı.
Enri’nin yüzü pespembe oldu ve bir kumaş parçasına uzandı.
Bu evde yalnızca Enri ve kocası vardı, bu yüzden görebilecek
birileri yoktu.
Eğer kız kardeşi Nemu burada olsaydı, kesinlikle böyle giyinmezdi.
Ancak Nemu burada — Emmottların evinde — değil Barearelerin evinde uyanırdı.
Yeni evli çifti rahatsız etmeyelim demişti kayınvalidesi Lizzie.
Nemu laf dinlemişti çünkü Emmott veya Bareare evlerini yeniden yapmamaya karar
vermişlerdi. Ve böylece durum bu hâle geldi.
İkisinin de ailelerini kaybettikleri kazanın üzerinden iki yıl
geçmişti. Nemu hâlâ bu kazadan ötürü yaralıydı ve geceleri ablasını bırakmaya
razı değildi. Bu yeni ayarlamaları kabul etmesi de oldukça şaşılacak bir şeydi.
Enri bir tarım köyünde yaşadığı için sıklıkla hayvanların öyle şeyler yaptığını görüyordu. Aynı
zamanda genç çiftlerin, hasat festivali gecelerinde ormanda kaybolup
yaptıklarını da duymuştu. Farkına bile varmadan, karı ve kocaların geceleri
yaptığı şeyi öğrenmişti.
Ancak kimse ona önceden detaylıca bahsetmemişti. Enri ve Nemu
bunları duyacak kadar büyük değildi. Yine de ona öğretmesi için birine ihtiyacı
vardı, fakat bilgi, bir tedavi olduğu kadar bir zehirdi de.
Lupusregina-san çok garip şeyler söylüyor...
Köydeki herkes, ülkenin hükümdarının yaverine saygıyla
yaklaşıyordu. Enri de onlardan biriydi. Ancak hala onun kişiliğini tam olarak
kabul edememişlerdi. Birbirlerini tanıdıkları uzun süre boyunca Enri bir şeyin
farkına varmıştı: Lupusregina, işlediği suçları duyan insanların tepkilerinden
zevk alan bir suçluydu ve birinin bir tuzağa düşüşünü yüzünde gülümsemeyle
izleyecek tipte biriydi.
Enri gidip “Bana öğret lütfen” demediği sürece Lupusregina’nın ona
somut bir şeyler öğreteceğini sanmıyordu.
Diğer yandan, eğer Lupusregina ile konuşmadan önce Nemu’ya göz
kulak olmazsa Lupusregina’nın her türlü detayı Nemu’ya zorla anlatacağını
düşünüyordu.
İstediğin zaman her türlü yetişkin
şeylerini öğretebilirim. Enri, Lupusregina’nın bu sözlerini unutmamıştı.
Lupusregina'yı bulmaya karar verdikten sonra Enri yere düşmüş
kıyafetlerini aldı ve giyindi.
Ondan sonra mutfağa gitti ve musluğu açtı.
Akan suyu küçük bir konteynırda topladı. Dolduğu zaman vanayı
tersi yönde çevirdi ve su akmayı durdurdu.
Geçmişte, kuyudan su çekmek için erkenden kalkardı. Ama şimdi,
temiz su elde etmek için büyülü bir eşya kullanabiliyordu. Isısı dondurucu
soğuklarda ve kavurucu sıcaklarda bile aynı kalabiliyordu.
Bu büyülü eşya, Kaynak Suyu Musluğu, günlük 200 litre kadar su
üretebiliyordu. Görünüşe göre, belirli bir ülke için bir bilge tarafından
tasarlanmıştı.
Büyük şehirlerde bile yaygın bir eşya değildi. Bazı yerlerde bunun
devasa versiyonları tüm şehrin su kaynağı olarak kullanıldığını duymuştu.
Enri, nemli bir havluyla kendini sildi.
“Uuu, soğukmuş.”
Her ne kadar suyun ısısı sabit olsa da soğuk havada ıslak kalmak
vücudunun ısısını düşürebilirdi. Ancak Enri dişlerini takırdattı ve soğuğa
dayanarak kendini havluyla kuruladı. Uyumadan önce yapmıştı ama şimdi bir kez
daha yaptı.
Enri hala o olayı hatırlıyordu. -Lupusregina’nın suratında şakacı
bir gülümseme ile onu yanına çağırması- Ve ondan sonra bir daha asla gardını
düşürmemeye yemin etmişti.
Yine de bu büyülü eşyalar harikaydı.
Enri bunu sayısız kez düşünmüştü.
Carne Köyü’nün artık birçok sakini vardı.
Bunlardan %90’dan fazlası Enri’nin çağırdığı Goblin Ordusu’na
aitti ve bu köy hepsine yetmezdi.
İlk sıkıntıları konaklamaydı.
Goblinler, Tob’un Yüce Ormanı’ndan ağaç kesip basit evler yaparak
bu sorunu çözmüştü. Ancak yetersiz içme suyu ve yiyecek bundan daha büyük bir
problemdi.
İlk başta yiyecek kıtlığına olan çözümleri ormanın ürettiği
yiyeceklerdi, ancak sadece toplayarak tüm goblinleri besleyememişlerdi. Bu
yüzden de Lupusregina’dan yardım istemişler, karşılığında da yiyecek takviyesi
almışlardı. Elbette bu yemeği borç almışlardı ve geri ödemek zorundalardı,
gerçi geri ödemeleri için bir süre olmaması oldukça iyiydi.
Bir diğer sıkıntı su eksikliğiydi. Geçmişte köydeki kuyu yeterli
geliyordu çünkü çok fazla insan yoktu. Ancak köydeki kişilerin sayısı çok fazla
arttığı için kuyudan sabah akşam su çekmek için bir çizelge oluşturmuşlardı.
O zaman bile yeteri kadar su toplayamıyorlardı, o yüzden çok
uzaklarda yeni kuyular kazmaları gerekmişti. Eğer yakına kazarlarsa aynı su
kaynağından su çekmiş olurlardı ve kuyu kuruyabilirdi.
Şanslarına, köye yerleşen cüceler bu soruna bir çözüm bulmuşlardı.
Yazın gelmişlerdi ve sonbahar ile kış vakti de çok yakın arkadaş
olmuşlardı.
Hala büyülü eşya yapıyorlar mı acaba?
İki ay öncesine kadar, patlama sesleri ve ışık parlamaları oldukça
yaygınlaşmıştı, ancak artık her şey normale dönmüştü. En fazla birileri içip
kavga çıkarıyordu, o kadar.
Cücelerin varlığı artık köyün işleyişinde kritik bir öneme sahipti.
Geçmişte Enri’nin köyünde hiç demirci yoktu. Bu yüzden de alet
alabilmek için şehre gitmeleri ya da seyahat eden demircilere onlar için
yapması için yalvarmaları gerekiyordu.
Çağırdığı Goblin Ordusu’nda demirciler vardı ancak köyün tüm
tamirat işlerini onlara yıkmak birçok problem doğururdu. Ve ardından cüceler
ortaya çıkmış ve bu işi devralmışlardı.
En önemlisi ise Büyücü Kral’a olan bağlılıkları, Carne
Köyü’ndekilerle yarışacak derecede fazlaydı. Bu köy, daha sonradan Büyücü Kral
olan büyü kullanıcısı Ainz Ooal Gown tarafından defalarca kez kurtarılmıştı.
Majestelerine karşı konuşan biri duyulduğu anda o kişi eşek sudan gelinceye
kadar dövülüyordu.
Cüceler de aynı şekilde düşünüyordu ve genellikle “Bu kutlama
kendimden gurur duymamı sağladı” ya da “Ne kadar kıskandıklarını gördün mü?”
tarzında şeyler söylüyorlardı. “İçme zamanı!” diye de ekliyorlardı. Enri ne
konuştukları hakkında çok bir fikri yoktu ancak Büyücü Kral’a minnet
duyduklarını hissedebiliyordu, bu yüzden tüm kalpleriyle onları köye kabul
etmişlerdi.
Enri kıyafetlerini giyindi.
Kocası henüz uyanmış gibi durmuyordu, o yüzden de ev işlerini
halletmeye karar verdi.
Yakın zamana kadar kocasına iksir hazırlama görevi verilmişti. Ama
şu sıralarda böyle görevleri bırakmıştı. Onun yerine, şifalı bitkilerin
depolanması ve korunumunda görev alıyordu ki bu da köyün nüfusu arttığından
dolayı gelecekte çok işe yarayacaktı. Buna ek olarak, aynı zamanda köy şefliği
konusunda Enri’ye yardım da ediyordu. Bu köy için çok çalışıyordu, bu yüzden
Enri de onun için çok çalışmalıydı.
Dışarıya adımını attığında tanıdık bir manzara -büyümekte olan
Carne Köyü’nün manzarası- onu karşıladı. Carne artık Enri’nin çağırdığı
goblinlerin evleri yüzünden sıradan bir köyden daha büyüktü.
“Pekala o zaman...”
Enri yumruğunu sıktı.
Kahvaltı hazırlayabilmek için yiyecek dükkanından malzemeleri
alması gerekiyordu.
