Overlord

20 Ekim 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2425 Görüntülenme
Bu bölümü 15 Kişi beğendi.
Cilt 9

Bir Başka Savaş - 1

E-Rantel’de konuşlanmış askerlerin yaygaralarını geride bırakan Birinci Prens Barbro Andrean Ield Ryle Vaiself’in morali, kuzeye doğru ilerlerken oldukça bozuktu.

“Siktir. Hep o Marki Raeven yüzünden…”

Barbro ağzından çıkan küfre engel olamadı.

Şeytani kargaşa sırasında kardeşi, Marki Raeven’dan asker ödünç almıştı ve o askerlerle başkentin sokaklarında devriye gezerek ön cepheye gitmekten kaçınmadığını göstermiş ve halk arasında nüfuzunu artırmıştı. Bu soylular arasında da etkili olmuştu ve Birinci Prens Barbro’yu destekleyen birçok soylu taraf değiştirmişti. Marki Raeven burada kozlarını iyi kullanmış olsa da soylular zaten ikinci prensi sıradaki kral olarak görmeye başlamıştı bile.

Şeytani kargaşa sırasında hiçbir şey yapmamak çok büyük bir hata olmuştu.

Barbro’nun sarayda kalmasının ve ön cephelere gitmemesinin sebebi o sıralarda kullanacak piyonu olmamasından kaynaklıydı. Doğru olan şey buydu. Tek başına ön cephelere gitmek bir fark yaratmazdı ve büyük ihtimalle cephedekiler için bir yük olurdu. Dahası, sarayın saldırıya uğrama ihtimali de vardı.

Eğer Marki Raeven’ın sağladığı askerler olmasaydı kardeşi de sokaklarda devriye gezecek adamı bulamazdı.

Barbro kararının doğru olduğuna inanıyordu. Ancak bazı aptallar gözlerinin önünde olan bir gerçeği bile göremiyordu.

En nihayetinde her şey Marki Raeven’ın planladığı gibi gitmişti.

“Herifler cidden bu olayların arkasındaki şeyi idrak edemiyor mu? Ayrıca tek yaptığı şehirde dolaşmaktı. İblislere karşı olan savaşların hiçbirine katılmadılar bile!”

Eğer kardeşi savaş alanına çıkmış olsaydı büyük ihtimalle halk onun acınası tarafını görürdü. Böyle düşündüğünde Marki Raeven’ın ne kadar zeki bir adam olduğu tekrar anladı.

Ayrıca Barbro’nun moralinin bu kadar bozuk olmasının bir başka sebebi daha vardı.

Bu sebep, kuytu bir köy olan Carne Köyü’ne zorla gönderilmiş olmasıydı.

Taht savaşı daha sonraya ertelenmeliydi.

İmparatorluk ile yapılacak olan savaşta Barbro dünyaya Krallık’ın Birinci Prens’i olarak kendini göstermeliydi. Krallık’ın sıradaki kralı olarak ismini duyurmak ve hakkı olan şeyi kardeşinden almak için bu gerekliydi.

Ancak sıradaki savaşta kritik bir rol üstlenmek yerine onu kaçıyormuş gibi gösteren, bir sınır köyünde Ainz Ooal Gown hakkında araştırma görevine atanmıştı. Bu görevden ne kadar şöhret kazanabilirdi ki? Birden Barbro’nun vücuduna bir soğukluk yayıldı.

Bu, hiçbir başarı sağlayamaması için düzenlenmiş bir kumpas olabilir miydi?

Babası çoktan tahtı kardeşine vermeyi seçmiş ve bunu garantilemek ve Barbro’nun durumu düzeltebilmeye şans bulamaması için bu kuytu köşedeki köyü araştırmaya göndermiş olabilir miydi?

Barbro bunu düşündükçe nefesi de düzensizleşmeye başladı. Yavaşça içinde ilk oğlunu kenara atıp diğer cesaretsiz çocuğunu tahta çıkartmak için uğraşan babasına karşı bir nefret baş gösterdi. Öyle bir nefretti ki görüşü daralmıştı. Barbro’nun yanında at süren süvarilerden biri şans eseri Barbro’nun durumunu fark etmişti.

“Rahatsız mısınız ekselansları? Sizin için bir rahip çağırayım mı?”

Etrafta uçuşan böceklerin sesi Barbro’nun midesini kaldırmıştı fakat kusma dürtüsüne karşı direndi. Birden onu serinleten havadan mı yoksa kraliyet ailesinin bir üyesi olarak aldığı sert eğitimlerden mi bilinmez, fakat Barbro kendini toparlamayı başardı.

Duygularını açığa vurmak aptalca olurdu.

“Hayır, endişelenme. Babamın bana verdiği görevi düşünüyordum. Neyse, sizin adamantit seviye maceracı Momon ile görüşmeniz nasıl gitti Baron Cheneko?”

“O konuya gelirsek… Lütfen dinleyin ekselansları! Çok hoşnutsuz bir olaydı! Momon’u göremedim bile, çünkü burada değilmiş.”

“Olur böyle şeyler. Sonuçta o adamantit seviye bir maceracı. Seni sinirlendiren neydi? Bir görevin falan yoktu, görüşemediysen bir şey olmaz ki.”

“Hayır, öyle değil. Sinirli olmamın sebebi Momon’un yoldaşlarından biri olan Nabe’in hareketleri!”

“Nabe mi? Ha şu ‘’Güzel Prenses’’ lakaplı olan mı?”

Barbro daha önceden Başkent’te gördüğü kadının figürünü hatırladı. Güzelliği bu dünyaya ait değildi. Görünüşü kız kardeşiyle bile yarışabilirdi. Barbro onu arzulamış olsa da o, babası tarafından ödüllendirilmiş bir maceracıydı. Ona dokunmak için basit yöntemler işe yaramazdı.

“O güzel kadın sana ne yaptı peki?”

“Bana saldırdı! Şuna bakın lütfen!”

Baron Cheneko zırhlı eldivenini çıkarttı ve çürük içindeki elini gösterdi.

“Ne? Adamantit seviye bir maceracı olsa bile soylulara karşı şiddet uygulamak yasaktır.”

“Nabe adındaki o karı elimden tuttu ve beni dışarı attı.”

Baron’un verdiği detaylar çok azdı, bu yüzden Barbro dinlerken dikkatini çok veremedi. Nasıl düşünürse düşünsün, sanki Cheneko bir şeyler saklıyor gibiydi.

“Ekselansları! Lütfen kraliyet otoritenizi kullanarak bana karşı şiddet uygulayan o aptal kadına adaletini verin!”

Bu olayı kendi lehime kullanıp o kadına şantaj yaparak istediğimi yaptırabilir miyim ki?

Barbro’nun aklından bunlar geçti. Fakat bunu gerçekleştirmek için güzel bir plan bulamadı. Büyük ihtimalle bu aptal Baron, bu olayı ona iyilik borcunun olması için düzenlemişti.

Ne işe yaramaz bir aptal. Şu anda ona nazik davranıyor olsam da tahta oturduğum anda onu kovacağım.

Barbro düşündükçe daha da sinirlendi. Böylesine aptal bir baronun bile yönettiği bir bölgesi ve adamları vardı. Buna rağmen Barbro’nun hiçbir şeyi yoktu. Kullanabileceği tek bir piyonu bile. Bu yüzden de sürekli başkalarına güvenmek zorunda kalıyordu. Bunun gibi birçok düşünce aklından geçti, ancak en sonunda bu fikirlerini bastırdı.

Hevesli bir şekilde cevap bekleyen Baron’a doğru dönen Barbro elini gelişigüzel salladı ve konuştu.

“Ben tahta oturduktan sonra bakarız.”

“Evet!”

Bu aptalla daha fazla muhabbete girmek istemeyen Barbro, Marki Bowlrobe’un yakınlarda at süren bir astına dönüp konuştu. Bu adam Marki’nin emrindeki seçkin birliklerde bir subaydı.

“Hey, sormak istediğim bir şey var.”

“Nedir, ekselansları?”

Dürüst olmak gerekirse Barbro’nun sormak istediği bir şey yoktu. Ancak Baron ile olan konuşmasını da öyle birden bitiremezdi. Hemen sormak için bir soru bulmalıydı. Ancak Barbro’nun az önce bastırdığı hoşnutsuz düşünceler birden tekrardan ortaya çıktı.

Barbro’nun Carne Köyü’ne gitmesinin ana sebebi Marki Bowlorobe tarafından sunulan öneriydi. Eğer durum buysa o zaman…

Marki kardeşimi tahta çıkartmak için bana ihanet etmiş olabilir mi?

Bu inanılması güç bir düşünceydi.

Marki’nin kızı Barbro’nun eşiydi ve Marki ile aralarındaki ilişki de oldukça iyiydi. Eğer Barbro tahta oturursa Bowlrobe da Altı Büyük Aile’nin başına oturacaktı. Eğer Marki aniden kardeşini desteklemeye başladıysa bu büyük ihtimalle Marki Raeven’a karşı yapılan başka büyük bir kumpas yüzündendi. Barbro bunun dışında Marki’nin neden böyle bir teklifte bulunduğuna anlam veremiyordu.

Bu durumda… Bu kuytu köye diğer soylulara bir şey yapamayacağımı kanıtlamak için mi gönderildim?

“Sizin için yapabileceğim bir şey var mı? Belki de durup dinlenmeliyiz?”

“Sessiz ol.”

Barbro birden öfkesini tutamamıştı ve karşısındaki şövalyeyi panik havasına sokmuştu. Her ne kadar Barbro çirkin bir tutum göstermiş olsa da nefretini tutamamıştı.

Barbro emir verirken dişlerinin arkasından vahşi bir niyet sezilebiliyordu:

“Size şu anda emrediyorum. Carne Köyü’ndeki görevimizi tamamladıktan hemen sonra savaş alanına gideceğiz. Carne Köyü’ne varmadan hazırlıklara başlayın. Görevimiz biter bitmez hiç durmadan yola devam edecek ve gece çökmeden E-Rantel’e varacağız. Kısa bir molanın ardından, gün doğumundan önce Katze Ovası’na varacağız.”

Şövalye bu sözlerin ardından hoşnutsuz bir ifadeye büründü.

“Lütfen sözlerimi bağışlayın, fakat ekselanslarının emirlerini uygulamak zor olabilir. Lütfen iyi bakın. Kuvvetlerimiz Marki’den gelen üç bin beş yüz ve diğer soylulardan yardım olarak gelen bin beş yüz bin kişiden oluşuyor. Toplamda beş bin askerimiz var. Bu görevi hızlıca bitirebilmek için lojistiğe yeteri kadar asker atamadık ve yüklerimizi elli vagona yaydık.”

“Bunları zaten biliyorum. Problem ne?”

“Beş bin adamımızdan dört bin beş yüzü piyadelerden oluşuyor. Süvarilerimiz sadece beş yüz kişi.  Carne Köyü’ndeki işimiz bir saatte bitse bile akşama kadar E-Rantel’e varmamız çok zor olur.”

“Bunu zaten bildiğimi söyledim. Bir kez daha soracağım, bir problemin mi var? Eğer yoksa emirlerimi aynen yerine getir.”

“Ekselansları… Bazı askerler buna ayak uyduramayabilir.”

“Bir şeyi anlamıyor gibisin. Sınırda bulunan böyle küçük köylere gitmenin neredeyse hiçbir değeri yoktur. Yapmamız gereken şey İmparatorluk’u yenmek için Katze Ovası’na gitmektir. Ne düşünüyorsun? Sen Marki’nin astısın değil mi? Bu durumda sana soruyorum, önümüzdeki savaş cidden beş bin askeri sağa sola serpebileceğimiz kadar kolay mı olacak? Cidden buna inanıyor musun?”

Şövalye ağzını sıkıca kapadı.

“Önceliklerimizi karıştırmayın. Ayak uyduramazlar mı dedin? O zaman bırak gitsinler. Burada toplanmanızın sebebi zaten Katze Ovası’ndaki savaştı.”

Ve benim itibarımı yükseltmek.

“Dediğiniz gibi olsun. Anlaşıldı.”

Şövalye kafasını saygıyla eğdi.

“En başında böyle demeliydin. Detayları sana bırakıyorum.”

“Peki! Hemen işe koyulacak ve sonuçları size getireceğim.”

Şövalyenin varlığı ayrıldıktan hemen sonra Barbro’nun zihninden silinmişti bile.

Babam benden nefret mi ediyor? Yoksa yaşı yüzünden düşünceleri puslu bir hâle mi geldi? En büyük oğulun hakkı olmasına rağmen tahtı genç oğula vermek… Bu sadece soyluları kışkırtır.

Şu anki durum net bir şekilde Barbro’nun aleyhine olsa da durumu tersine çevirebileceğine inancı tamdı. Bırak bana beş bin asker vermenin pişmanlığını yaşasınlar.

Bu fikirler Barbro’nun zihninde dönüp durdu.

“Baron!”

“Efendim!”

“Elinden gelenin en iyisini yapmanı istiyorum!”

Keskin sesi sanki söylediğinden çok fazla şey iletmek istermiş gibi çıkmıştı ve her yerde yankılandı.

Sen sadece bekle Zanack. Başkent’te beni beklerken tırnaklarını yemeye devam et.

Kan bağları olsa da kardeşi tahtı ele geçirmek için yenmesi gereken bir rakipti. Ayrıca Barbro onu hiçbir zaman tam olarak sevememişti. Her ne kadar öldürmese bile, eğer Zanack daha fazla bela çıkarırsa Barbro onu bertaraf etmekten kaçınmazdı.

Kral olduğumda ondan nasıl faydalanabilirim acaba? Onu öldürtüp aptal soyluların isyan çıkartmak için kullanacağı bir sembolü yok etmek daha mı iyi olur ki? Yoksa öyle bir şey israf mı olurdu? Eğer bir kadın olsaydı çok işe yarayabilirdi… Tıpkı kız kardeşim gibi. Kafası pek çalışmasa da görünüşü gayet iyi. Onu en yüksek teklif veren kişiye satmak fena olmazdı. Yine de kraliyet kanına sahip olması yüzünden birkaç sorun çıkabilirdi. En iyisi belki de onu uzak bir krallıkla evlendirmektir. Belki o, gelecekte gücüm için atacağım temelin bir parçası olur. En iyisi bekleyip görmek.

Barbro gelecekte inşa etmek istediği ideal Re-Estize Krallığı’nı düşününce gözleri küçüldü.

Altından yapılmış tahtında otururken önünde eğilmiş soyluları düşündü. Tek bir emirle tüm sarayı diz çöktürtebilirdi.

“Ne kadar güzel olurdu ama.”

Barbro’nun yüzünde belli belirsiz bir gülümseme belirdi fakat hemen eliyle ağzını kapadı.

Carne Köyü’ndeki görevleri hemen tamamlanacak ve hemen ardından Katze Ovası’na doğru gideceklerdi. Hayallerinin hayal olarak mı kalacağını yoksa gerçeğe mi dönüşeceğini bu iki görevin ne kadar iyi tamamlanacağı belirleyecekti.

Zor kullanmam gerekse bile askerleri harekete geçirmem gerek. Önemli olan şey savaş başlamadan savaş alanına varmak. Hayır, bir saniye. Savaşın başlamasını bekleyip düşmanı pusuya düşürmek daha iyi olmaz mı?

Bu iyi bir hareket olsa bile Barbro’nun birlikleri ani bir saldırıyla rakibin arkasına yönlendirme konusunda kendi liderlik yeteneklerine pek güvenmiyordu.

Her ne kadar Barbro bunu pek istemese de işleri şövalyelerinin halletmesine izin verecekti. Kral olup olmayacağını belirleyecek hadisede başkalarının gücüne güvenmesi mantıksız bir hareket olsa da.

Dehasını nasıl sergileyebileceğini düşünürken aklına birden bir fikir geldi.

Carne Köyü’ndeki köylüler Ainz Ooal Gown’a karşı bir pazarlık malzemesi olarak kullanılabilir miydi?

Sanki parlak bir ışık Barbro’nun üstünde parlamaya başlamış ve tüm bedenini ışıkla kaplamış gibi hissediyordu.

Nihai bir kumpas!

Ainz Ooal Gown’un Carne Köyü’nü kurtarma sebebi ne olursa olsun, köylülerin varlığı pazarlık için kullanılabilirdi.

Eğer bu kimsenin bilmediği büyü kullanıcısı Ainz Ooal Gown savaştan çekilirse İmparatorluk bu savaşı çıkartmadaki sebebini de kaybedecek ve büyük ihtimalle onlar da çekilecekti.

Eğer İmparatorluk, Barbro sayesinde çekilirse… Bu olabilecek en iyi şey olmaz mıydı? Babam artık fikirlerimi umursamaya başlardı ve sıradaki kral olmam neredeyse kesinleşirdi.

“Çok iyi. Böylesi en iyisi gibi.”

Ancak Ainz Ooal Gown’un Carne Köyü’ne yardım etmesi öylesine geçici bir heves idiyse yemi yutma olasılığı çok düşük olurdu. Durum öyle olursa zamanı geldiğinde Barbro’nun tek yapması gereken köylüleri zor kullanarak savaşa asker olarak almaktı. Krallık’ın bu sefer karşılaştığı anlaşmazlık tüm ülkenin seferberliğini gerektiriyordu. Carne Köyü’ndeki sıradan köylülerin reddetme gibi bir lüksleri yoktu. Babası askere almayı reddetme izni sunmuş olsa da durum değişmişti. Şu anda yönetim subayı olarak Barbro neyin ne olacağına karar verme yetkisine sahipti.

Carne Köyü’ndeki köylüler Ainz Ooal Gown’u öldürebilecek olsaydı herkes onun propaganda amaçlı duyurulmuş basit biri olduğunu anlardı. Bu İmparatorluk’a karşı bile kullanılabilirdi.

Barbro kurduğu muhteşem strateji karşısında ürperdi.

Açıkçası kafasının kumpas kurmakta kardeşininki kadar çalışmadığını bilse de şu an durumun hiç de böyle olmadığını gördü. Barbro gizli kalmış yeteneklerinin yeşermesini hayretlikle keşfetmişti.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Jester (1457 puan) Üye
2021-08-31 12:14:43
Ceviri icin tesekkurler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-19 22:16:28
Çeviri için teşekkürler
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-04 23:47:17
Bölüm için teşekkürler. Bak jesin yaparsın ya hadi aslanım yaparsın tabi yaparsın.
deden18 (428 puan) Üye
2019-10-19 09:42:50
Çok fena seyler olcak bunlara sanki
Vampire (369 puan) Üye
2019-01-29 20:19:13
Hahaahhahah
Çolakpiyanist (22 puan) Üye
2018-12-02 22:29:47
Elinize Sağlık