Overlord

30 Aralık 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
3620 Görüntülenme
Bu bölümü 36 Kişi beğendi.
Cilt 11

Bilinmeyen Topraklara Hazırlık -9

 

Ainz memnuniyetle kafasını salaldı ve Zaryusu’ya döndü.

 

“Güzel. Şimdi Zaryusu ile konuşacağım. Ailenizdeki doğumu en içten dileklerimle kutlarım. Anne de çocuk da iyiler mi?

 

Zaryusu endişeli bir şekilde cevap verdi:

 

“Evet, Majesteleri. Gayet iyiler. Çocuğum yakında yürümeye de başlayacak.”

 

“Ne çabuk!”

 

Dişlerini çıkması olsun, konuşma olsun, yürüme olsun, bu dünyadaki insan bebeklerinin, Suzuki Satoru'nun dünyasındakinden daha hızlı geliştiğini fark etmişti. Elbette bunu, Touch Me’nin geçmişte gözlemleri ve biriktirdiği bilgiler sonucunda öğrenmişti.

 

“Öyle mi? Bence oldukça normal...”

 

“Ah, anladım. Bir insan perspektifinden yorum yaptım sanırım. Çocuklar... Hm. Şu anda, eşitli ırklardan oluşan varlıkların olduğu bir ülke kurmakla uğraşıyorum. Bunu geliştirmek adına, senden, bir insan ülkesinde, benim yönetimim altında yaşamanı istesem kabul eder miydin?”

 

“Majestelerinin emirlerini reddedemem.”

 

“Ah, böyle davranma.”

 

Her ne kadar Zaryusu böyle davranmak istememiş de olmasa söylediği şey kulağa bir alay gibi gelmişti.

 

‘Ainzach’ta da aynısı olmuştu,’ diye düşündü Ainz konuşmasına devam ederken.

 

“Konu hakkındaki görüşünü duymak istiyorum. Bir gezgin olarak kertenkeleadamlardan ayrılmış biri olarak, böyle bir şeyi daha önceden tecrübelemiş olmalısın değil mi? Bir başka deyişle, sıradan kertenkeleadamlardan farklı bir şekilde düşünme yetisine sahipsin. Bundan dolayı da önünde uzanan ve sürekli değişmekte olan dünya hakkında ne düşündüğünü bilmek istiyorum.”

 

“Bir gezgin oldum çünkü işlerin eskisi gibi gitmeyeceğini umdum. Şartlar yüzünden öyle yapmak zorunda kaldım.”

 

“Öyle bile olsa, dünyayı gördüğün için bakış açın genişlemiş olmalı. Neden kendini sıradan bir kertenkeleadam yerine koyup, bir insan ülkesine kertenkeleadam olarak seyahat etmenin getireceği avantajları düşünmüyorsun?”

 

“Peki...”

 

Bir süre düşündükten sonra Zaryusu tekrar konuştu.

 

“Kişisel olarak konuşursam, bir insan şehrine gitmek istemiyorum. Karım ve çocuğum varken böyle yapmaya içim el vermiyor. O ülke sizin tarafınızdan yönetiliyor bile olsa, Majesteleri... Bu oldukça zor olurdu.”

 

Tanıdık çevryi bırakıp bambaşka bir çevreye yerleşmek çok büyük sıkıntıları olan bir durumdu. Birisinin, çevresini olduğu gibi korumak istemesi oldukça doğaldı. Bu özellikle de omuzlarında bir ailenin yükü olan Zaryusu gibi kişiler için doğruydu.

 

Tüm hayatları boyunca korunmak zorunda kalmak istemeyen kişiler olabilirdi. Ancak şartlar gerektirdiğinde korunmayı kabul etmeyen insanlar Ainz’e göre zayıf kişilerdi.

 

“Anladım. O zaman... Çocuğun böyle şeylere alışması mümkün mü?”

 

“Sadece çocuğu almak istediğinizi mi söylüyorsunuz, Majesteleri?”

 

Ainz bu sözlerde hafif bir eleştiri hissetti.

 

Zaryusu, Ainz’in zorla çocuğu, ailesinden koparacağını düşünmüş olmalıydı.

 

“Hayal gücün fazla uçmasın. Farklı ırkların birbirleriyle ahenk içinde yaşayabileceği bir ülke kurmayı amaçlıyorum. Bunun için ilk adım da kertenkeleadamların, insanların, goblinlerin ve diğer birçok ırkın çocuklarının birlikte mutlu bir şekilde oyun oynayabilmesi. Hepsi bu kadar. Yine de, sanıyorum ki aranızda bu küçük gölün yanında tıkılı kalıp ölmek yerine, daha büyük bir dünyaya adım atmak isteyenler vardır değil mi?”

 

Kertenkeleadamların yüzlerinde karışık ifadeler belirdi.

 

“Demek istediğiniz... Daha fazla kişinin gezgin olması mı?”

 

“Gezginliğin kertenkeleadamlar arasında çok cazibe dolu bir şey değil sanırım, haksız mıyım? Tek demeye çalıştığım, zihninizi genişletmeniz gerektiği. Bundan tam emin değilim, ancak sen ve eşin çocuğunuzun, dünyaya karşı daha geniş bir bakış açısının olmasını istemiyor musunuz?”

 

Zaryusu'nun yüzünde garip bir bakış belirdi.

 

“Bu... Söylemesi güç bir şey. Çocuğumuzun güvenli, yemek sıkıntısı olmayan bir köyde yaşamasını istiyorum, ancak devir değişti.”

 

Bir ebeveyn olarak kapasitesinden bahsediyor olmalıydı. Bu, Ainz’in NPClerin mutlu olmasını istemesinden çok da farklı değildi. Bunu düşünürken Ainz kendini Zaryusu’ya yakın hissetti.

 

“Nasıl hissettiğini anlıyorum. İnsanlar, kendi yolunda giden kişilerin değişmesini bekleyemezler. Değişim ne kadar hızlı olursa, eski nesil o kadar mızmızlanıp karşı çıkacaktır.”

 

Ainz omuz silkerken Zaryusu ve Zenberu gülümsedi.

 

“Aynen dediğiniz gibi, Majesteleri,” diye cevapladı Zaryusu. “Yaşlılar hala şikayet edip duruyor.”

 

“Sen de onlardan biri değil misin, Zaryusu?”

 

Zaryusu, Zenberu’ya şaşkın bir şekilde baktı ancak Ainz bile çabucak anlamıştı.

 

“Çocukları olan ebeveynlerden mi bahsediyorsunuz? Evet. Öyle.”

 

Ainz, yanında duran Cocytus’a şefkat dolu bir şekilde baktı.

 

“Eh, bu noktayı netleştirmem gerek sanırım. Cocytus, sana bir emir vereceğim.”

 

“Anlaşıldı!”

 

“Zenberu bana karşı çıksa bile, bu köydeki dostlarına zarar vermen yasak.”

 

“Duydum. Ve. İttaat. Edeceğim. Ey. Yüce Olan!”

 

Ainz, dik çöken Cocytus’a memuniyetle baktı, ardından bakışlarını Zenberu’ya çevirdi.

 

“Pekala, Zenberu. Şimdi her şeyi bilmek istiyorum. Cüceler ile nerede tanıştığını, onlarla nasıl yaşadığını ve onları nasıl hediyelerin memnun edeceği gibi şeyleri anlatmanı istiyorum. Hepsini anlat bana.”

 

“Tamam, Majesteleri.”

 

“Ne. Kabaca...”

 

“Sorun yok, Cocytus. Normal şartlar altında böyle bir şeyden sonra kellesinin alınması gerekirdi...” (Çevirmen Notu: Burada Cocytus’un bu kadar kızma sebebi Zenberu’nun Ainz ile gündelik bir konuşmadaymış gibi konuşması.)

 

Ainz etrafına bakındı.

 

“Ancak burası çok da resmi bir oram sayılmaz. Bunu cezasız bırakacağım. Bunu yapabilecek kadar kapasiteli olduğuma inanıyorum.”

 

Ainz kıkırdadı, ardından kafası karışmış Cocytus tekrar konuştu:

 

“Ai-Ainz-sama...”

 

Ainz, Cocytus'un sözünü kesti ve ardından Zenberu’ya buz gibi bir bakış attı. Ardından, ayna karşısında pratiğini sayısız kez yaptığı bir ruh haline büründü.

 

“Ancak, Zenberu, unutmaman gereken tek bir şey var. Cocytus, bana karşı ağzından çıkan o utanç verici tonun yüzünden kendini suçlu hissedecek.”

 

Zenberu’nun bedeni titredi. Büyük ihtimalle korkudan değildi.

 

Bunlar savaş öncesi sarsıntılar mı?

 

“En derin özürlerimi sunuyorum, Majesteleri. Bu hizmetkarınız haddini aştı.”

 

“Sorun değil. Köyün yöneticisi olan Cocytus’a minnettar olmalısın. Onun sayesinde direkt olarak bir zararda bulunmayacağım... Hm, sanırım çok anlamsız bir şey söyledim. Cüce Krallığı mevzusu hakkında konuşmaya başlamayalım mı?”

 

“Ondan. Önce. Bir. Yere. Oturmaz. Mıydınız? Ainz. Sama?”

 

Ainz, Cocytus’un önerisinden biraz rahatsız olmuştu.

 

Ainz yorgunluğu hissetmiyordu, bu yüzden oturmasına da gerek yoktu. Ancak böyle değerli bir öneriyi de öylece reddedemezdi.

 

“Tamamdır. Öyle yapalım. Cocytus, çok dekadan bir şeyler kullanma. Oturabileceğim bir şey olsun yeter.”

 

“Anlaşıldı! O. Zaman. Lütfen. İzninizle.”

 

Cocytus, elleri ve dizlerinin üstünde, iki ayak üstünde duramayan bir hayvan gibi durdu.

 

Shalltear’ın, Cocytus'un üstüne binmiş hali Ainz’in aklında canlandı.

 

“Sanırım ne olduğunu biliyorum ama, sormak en iyisi sanırım. Ne yapıyorsun?”

 

Bir. Keresinde. Shalltear’ın. Da. Aynı. Bunun. Gibi. Yaptığını. Duydum. Bu. Yüzden. Onu. Taklit ettim.”

 

“O bir cezaydı. Senin bunu yapman için bir sebep yok.”

 

“Ancak. Benim. Himayemdeki. Kertenkele. Adamlar. Saygısızca. Konuştu. Hem de. Size. Karşı. Ainz-sama...”

 

“Olan oldu artık. Umursamıyorum demedim mi? Duymadın mı yoksa?”

 

“Bu. Dediğiniz. Doğru. Ancak...”

 

Haa...

 

Ainz konuşmak istiyordu ancak Cocytus keçi gibi inatçı çıkmıştı. Namevtlerin yorgunluk hissi olmamasına rağmen Ainz, ruhunun yorulmuş olduğunu hissediyordu. Etrafındaki bu zorluğu hisseden Ainz, direnmekten vazgeçti ve konuştu.

 

“Ah, yeter bu kadar. O zaman oturacağım, Cocytus.”

 

“Anlaşıldı!”

 

Cevabı oldukça gürdü.

 

Herkesin önünde bu şekilde oturmak... Bir raddeye kadar utanç vericiydi.

 

Yine de, burada tereddüt ederse diğerleri garip karşılayabilirdi. Şu anda yapması gereken, mutlak bir hükümdar havasına girip kulunun bedeninin üstüne oturmaktı.

 

Ainz oturdu. Açık olmak gerekirse, bu oldukça rahatsız ediciydi. Aynı zamanda çok engebeliydi. Ve ayrıca oldukça da soğuktu.

 

Bunun üstüne, Cocytus heyecandan uflayıp pufluyor gibi görünüyordu ve ince, beyaz bir sis yayıyordu. Bu yüzden de sanki birisi Ainz’in pantolonun içine kuru buz ve su dökmüştü de buharı bacak arasından sızıyormuş gibi görünüyordu. Birilerini daha etkileyici kılmak için yapılan ucuz efektlere benziyordu. Ayrıca Ainz bir çivi yatağında yatıyormuş gibi hissediyordu.

 

“Bu. Sizi. Tatmin. Ediyor mu? Ainz-sama?”

 

Siktir. Burada dürüst olamazdı.

 

Meraklı tarafı, aklındakileri söylerse ne olacağını merak ediyordu, ancak Cocytus’un tepkisi çok korkutucu olabilirdi.

 

“Mm, fena değil...”

 

Böyle dersem bir abaza gibi görünür müyüm, diye düşündü Ainz çılgınca. Ancak başka söyleyecek bir şeyi de yoktu.

 

“O. Zaman. Shalltear’ı. Mı. Yoksa. Beni mi. Tercih. Edeceğinizi. Öğrenebilir miyim?”

 

“...”

 

Ainz mal gibi olduğu yerde kalmıştı. Buna nasıl cevap verecekti ki?

 

“Eh... Neden, neden bunu bilmek istiyorsun ki?”

 

“Peki! Ben. Eğer. Efendimi. Bir. Gün. Sırtımda. Taşıyacak. İsem. Daha. Fazla. Pratik. Yapmam. Gerektiğini. Hissediyorum.”

 

“Eh?!”

 

Ne diyor lan bu?

 

Cocytus'un mensup olduğu ırk dişilerinin, üreme sırasında kendilerine binmesine izin mi veriyordu? Yoksa bu sadece cinsel bir mazoşistlik miydi?

 

Takemikazuchi-san!

 

Hayır, bundan daha iyi olmalıydı. Dövüşmeyi sevebilirdi, ancak insanlara nadiren sıkıntı çıkaran bir adam olması gerekiyordu.

 

Cocytus’a neden böyle olmuştu? Ainz iliklerine kadar sarsılmıştı ve birisinin gizli fetişini öğrenmiş gibi hissediyordu.

 

“Demek, demek öyle. Bu iyi.”

 

Ainz iyi olup olmadığını bilmiyordu bile.

 

“Peki! O. Zaman. Cevabınızı. Sorma. Cüretini. Gösterebilir. Miyim? Ainz-sama?”

 

“Biraz engebeli ancak oturmamı engelleyecek kadar da değil. Bu bakımdan Shalltear biraz daha iyiydi.”

 

“Hm. Demek. Öyle...”

 

“Hayır! Hayır, demek istediğim senin de iyi yanların var. Ah, nasıl söylesem. Soğuk. Evet, soğuk hissi yaz günleri çok iyi olur.”

 

Ainz neden Cocytus’u rahatlatmak için bu kadar umutsuzca çabaladığını merak ediyorum.

 

“Anladım! Ancak... Mm.”

Cocytus’un sonunda susmasının verdiği mutlulukla Ainz, kertenkeleadamlara seslendi.

 

“O... O zaman! Burada olanları görmezden gelin. Gel, Zenberu. Anlat.”

 

“Ah, evet.”

 

Zenberu'nun anlattığına göre, cüceleri bulmak için bayırları ve uçurumları aşmış ve bir ay kadar boş boş onları aramıştı. İşte tam o sırada, tam pes edecekken, yüzeyi keşfetmeye çıkan bir cüce ile karşılaşmıştı. Ondan sonra birçok şey olmuştu ve cücelerin güvenini kazanarak şehirlerine gitmişti.

 

Görünüşü ona başta hiç avantaj sağlamasa da kısa süre sonra onların da kalplerini kazanmıştı.

 

Andan sonra da cüce şehrindeki dövüş sanatlarını öğrenmişti. Kertenkeleadam köyüne geri dönebilecek kadar kendine güven kazandıktan sonra geri dönmüştü.

 

Bu bilgiler arasında en önemli olan Zenberu’nun Ainz’i cüce şehrine götürüp götüremeyeceğiydi.

 

Zenberu biraz rahatsız görünse de en sonunda büyük ihtimalle götürebileceğini söyledi.

 

Cüce şehri, yer altında, bir mağaranın derinliklerindeydi. Bu yüzden eğer ki dağlık bölge değişmediyse onları götürebilirdi. Bunları duyduktan sonra Ainz, YGGDRASIL’deki yer altı şehirlerini hatırlamış ve heyecanlanmadan edememişti.

 

Son sorduğu şey ise Cüce şehrinin uzaklığı idi.

 

Zenberu, Cüce Krallığı’ndan buraya gelmesinin, dağdaki patikaları izleyerek bir hafta kadar sürdüğünü söylemişti. Bu yolculuğu onu gölün en kuzeyine götürmüştü.

 

Kertenkeleadamların karada çok iyi yürüyemediği düşünülürse, onlar için bir haftalık yürüme mesafesi yaklaşık 100 kilometre kadar olmalıydı.

 

Ancak ne yazık ki Zenberu’nun hafızasına güvenmek zorunda oldukları için haritadan en kısa rotayı seçemezlerdi.

 

Yoldan sapma ihtimalini de göze almalıyım.

 

Bu Ainz’in aklına YGGDRASIL’deki maceralarını getirdi ve onu kocaman bir şekilde gülümsetti.

 

“Bu bilgi size faydalı mı, Majesteleri?”

 

“Elbette. Karanlıkta, sadece birkaç el feneri ile yapılan yolculukları severim. Heyecan da bu değil midir zaten?”

 

Ainz’in şaka yaptığını sanmış olmalılardı ki, kertenkeleadam saflarından kısık sesli gülüşler duyuldu.

 

Ainz onların hatasını düzeltmekle uğraşmadı. YGGDRASIL’i bilmeyen kişiler bunu anlayamazdı.

 

“O zaman, Zenberu'yu rehberim ilan ediyorum. Bana söylediklerine göre de hazırlıklarımızı yapacağız. Aura ve Shalltear yakında takipçileri ile burada olacaklar, o yüzden siz de kendinizi hazır edin.”

 

“Anladım ve itaat edeceğim, Majesteleri.”

 

Ainz zarifçe kafasını salladı ve Cocytus'un bedeninden doğruldu.

 

Altından gelen, ağıt dolu sese aldırış etmedi.

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
DeDoS (42 puan) Üye
2022-11-22 23:54:55
Buzdolabından tabure
baonfelidas (1560 puan) Üye
2022-07-20 03:36:05
ainz npclerin kalbini kırmamak için her türlü yalanı söyleyebilir ama shalltear a binmek tabi ki cocytos a binmekten daha iyi. bu konuda yalan söyleyemez sdgfdsf
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-25 13:04:32
Ulan cocytus senin de bir karanlık tarafın var ha.. Asdasdasdasd
Darksiders78 (24 puan) Üye
2021-06-25 18:07:17
Çeviri için teşekkürler 😘
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-20 13:34:56
kertenkeleye tilt oldum biraz Cocytusunda ne garip fetisi varmıs
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-26 09:20:24
Elinize sağlık
blade (3267 puan) Üye
2020-10-11 14:21:18
Çeviri ve edit için teşekkürler
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-08 21:24:50
Lan petit bölümünde Cocytus'un sapık olduğunu gördüm ama mazoşist olduğunu yeni öğreniyorum.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-06 15:37:04
Emeğiniz için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 17:53:26
dişi mi yoksa bizim eleman
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-19 22:27:26
Cocytus ¿?¿¿?¿¿?¿¿? Bölüm için teşekkürer.
soulking (1844 puan) Üye
2020-03-23 01:49:43
Cocytus u da kaybettik
Vampire (369 puan) Üye
2019-10-11 14:44:05
Hahahaha hepsi komedi
deden18 (428 puan) Üye
2019-09-24 17:43:49
Aq normal karakter yok hepsinin değişik fetişleri var
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-09-23 01:40:35
Cocytus reis sen neler diyosun öyle ? :D
ViJinix (1266 puan) Üye
2019-03-28 19:19:54
Ölmek istiyor galiba kertenkele .